17 aralık soruşturmasına takipsizlik kararı

entry25 galeri
    18.
  1. Mesela,
    Ben kocaman bir alışveriş merkezine giriyorum ve burada hoşuma giden ve pahalı olan eşyalardan usul usul çalıyorum. Hırsızlar Genel Kurulu'nun aldığı kesin karara göre yükte hafif, pahada ağır şeyler ise tek hedefim. Çok profesyonelim, çok. Adeta hırsızlıkta çığır açıyorum. Mağazanın altını üstüne getiriyorum. Giriş kapısında açlıktan peçete satan çocuk da gram umurumda değil. Hatta asgari ücretle çalışmasına rağmen aşırı sosyetik takılan kasiyer bile beni ilgilendirmiyor. Çünkü çalınıp çırpılacak çok şey var. Tüm paralar benim olmalı, zenginlik enfes bir şey. Bir ara aklıma -her zaman olduğu gibi- baklava çaldığı için ayaklarında zincirle yargılanan çocuklar geliyor, gülümsüyorum. Acemi çocuklar işte.
    Ben öyle miyim? Tabii ki de hayır...
    Ama her kusursuz hırsız gibi bir hata yapıyorum. Gizli güvenlik kameralarını unuttuğum mağazalar geliyor aklıma. Tam eyvah diyecekken sakinleşiyorum. Çünkü beni gizli gizli çeken bu kameralar yasal değil. Ve bu yüzden mahkemede şu yasa maddesini kullanıyorum: "Usulsüz delil elde etme yargılanmaya engeldir!"
    Tüm herkes eşsiz hırsızlık yeteneğimi kameralardan seyrederken ben ise puromu yakmış adalet terazisinin iki kefesine sıçarak tüm insanlığa fütursuzca gülüyorum. Adalet arayan saflıklarına üzülmüyorum, çünkü bu benim kesemi dolduran yegâne ve masrafsız fabrika.

    Mesela,
    Ben mağaza değil de kocaman bir ülkeyi soymuşum...
    Mesela,
    Çaldığım sey birkaç değerli eşyadan çok daha fazlası...
    Mesela,
    Bir ülkenin onurunu çalmışım...
    Mesela,
    Çalarken yakalanmışım. Ama dikine değil "paralel" yakalanmışım...
    Mesela,
    Takipsizlik kararı ile paçayı kurtarmışım.
    Mesela yani işte. Kemal Sunal'ın da dediği gibi,
    -Mesela...
    Sadece farz et. Bir de şu ülkedeki adalet sistemine şöyle okkalı bi' küfret...
    0 ...