gitmek mi zordu kalmak mi? iz birakip göçmekti daha iyi yoksa kalip carpe diem yaşamak mi? bu sorularin cevabini bilemiycem. herhalde bilseydim martin luther kalibresinde olurdum.
ama nedense gitgide kahramanlar cagının son demlerini yaşadiğimız şu günlerde aynı tornadan cikmiş ve orjinalliğini kaybetmiş olan insanlarin gölgelerinin arasinda kalmak pek akıl kari değil. hele debu orjinaliğini kaybetmiş olan gölgeler sizi de onlar gibi yapmak istiyorlarsa.
ve şanki bir mezar gibi konusuyorlarsa:
biz de senin gibiydik sen de bizim gibi olacaksin.
bütün bunlar kaçmak ve gitmek. ama nereye?
ölmekten bahsetmiyorum dünya geniştir.
ama nereye gideceğini gitmek bir yerlere.
kader irmağina kendini birakmak ve pusulasiz bir yerlere gitmek.
bütün gereksiz yükleri atmak üzerinden.
akbilsiz, faturasiz, reklamsiz, acabasiz bir yerlere.
ama var midir daha dogrusu kalmişmidir dünya üzerinde böyle bir yer?
kalmişmidir gereksiz mücadelerin olmadigi bir yer hani yangin yeri olmayan?
zannederim pek yoktur. ama muhakak vardir.
mantik bize olamacağini söyler ama ruh oldugunu söyler.
o zaman durmak yok aramaya devam yahut bok içinde kalmaya devam.
evet gidenler bir iz birakir her zaman cogunlukla bir mezar tasidir o.
ama mezartasi olmayan mezarlar ayan beyan karsimizda hep.
üsenmeyin bir camdan disari bakin.
yahut ne bileyim kalabaliklara bodoslama bir dalin.
yahut ne bileyim evler havaya tarzi eglenen tedirgin suretlere bakin.
ama gördüklerinizden dehsete düsmeyin.
belki onlar sizsiniz...
herneyse gidenler er zaman iz birakir.
bir cok giden memnu ki yerinden geri dönen yok seferinden.
durmak yok aramaya devam hadi...
varsin bok içinde debelenenler ah vahlara devam etsin...