doğrusu ve yanlışı, iyisi ve kötüsüyle türk futbolu'nu var eden taraftara maç izletmeyerek recep tayyip erdoğan protestolarını engellemek için çıkartılan zımbırtı.
kimse bana şiddet demesin. bu ülkede her şey olduğu gibi taraftarlık da şiddet içeriyor çünkü akdeniz insanıyız. holiganizme kaymadan bir şeyi sevemiyoruz. buna siyaset, din falan da dahil. siyaset ve din şiddet olaylarına neden olunca bir şey olmuyor ama futbol taraftarı yılda bir kötü bir olaya karışınca mı oluyor? ya da şöyle sorayım; 12 yıldır aklınız neredeydi de gezi protestosundan sonra stadlarda atılan tayyip karşıtı sloganlar başlayınca mı akılınıza geldi?
şiddetten yana değilim. zaten stadlardaki şiddet de asayiş olayıdır, her yerde olduğu gibi. en ufak olayda güvenlik kamerası kayıtlarında görünür çünkü stadlarda artık her nokta güvenlik kameralarının gözetimi altında. ama burada olay şiddeti engellemek değil, tümüyle protestoları engellemektir. bunun da çaresini kulüpleri taraftardan, yani halktan kopartmakta bulmuşlardır.
işte bu durumda kulüp, kent, takım, sporcu ayırt etmeden türk futboluna gönül vermiş herkese düşen en büyük görev bilet almamaktır. bilet satamayan kulüpler ister seve seve, ister sevmeye sevmeye bu uygulamaya karşı gelmek zorunda kalacaklar. çünkü bu iş para işi. taraftar gelmeden, bilet satılmadan elli bin kişilik stadlarda oynanan maçla mahalle maçının arasında fark yoktur. recep tayyip erdoğan'a yalakalık için aracılara diller döken, kırk takla atan fikret orman gibileri de görsünler patronun kim olduğunu.
haaa, zaten bu uygulama da yakın zamanda rafa kalkacak. önümüzdeki tff seçimlerinde haluk ulusoytüpçü'ye siktiri çekecek. tüpçü de taşaklarını tartar artık.