insan zaten hayatında bir kere aşık olmuyor mu? memlekette onlarca nefes alan hatun arasından gidip evli birini bulmak ve ona gönül kaptırmak bahtsız bedevinin çöldeki kutup ayısıyla olan münasebetini anımsatıyor.
bazen düşünüyorum... ulan ben bir kadına tekrar baktığımda aynı gözleri nasıl göreceğim diye. bir kadına baktığımda "işte ben bu kadınla evleneceğim" diyebilecek miyim? bir kadına "hadi gidelim buralardan, aç susuz kalmaya razıyım. sen yeter ki benimle ol" diyecek kadar sevebilecek miyim?
bir insan hayatında kaç defa birini her şeyden vazgeçecek kadar sever? bir insan hayatında kaç kişiyi çivi çiviyi söker mantığıyla başka kadınlarla birlikte olsa bile unutamaz? bir insan hayatında kaç kişiyi çocuğuyla birlikte kabul edip hayatını ona adayarak geçirmek ister? kaç defa ister amk?
acaba zor olan mı çekici geliyor, çekici olan mı zor gözüküyor? bilmiyorum. tek bildiğim, onun gülüşünü, onun bakışını, onun tadını, onun kokusunu unutamayacak olmam. dünyanın en güzel kadınlarıyla dahi birlikte olsam hepsinde onu arayacağımı biliyorum. ve işin en kötüsü buna bir çözüm olmadığı halde her gün ondan bir telefon, geleceğe dair umut verecek bir gelişme beklemek oluyor. aradan aylar, yıllar da geçse akıl hep onda. beden orospu olsa da zihindeki "onu" asla kaybetmeyecek olmak bu hastalığın en kötü belirtilerinden.
velhasıl evli birine aşık olma fırsatını vermeyin kendinize. "yatar kalkarım, yoluma bakarım" demeyin. kokusu siner üzerinize, tadı kalır damağınızda. onunla vakit geçirdiğiniz her yer onu hatırlatır size. çaresizce kafanızı götünüze sokarsınız. ben yapıyorum.