bu çocuğa yazılanları okudukça insan denen şeyin gelebildiği yerden tiksiniyorum. sosyal medyadan ve ordan gelen lağım kokusundan, olanı biteni görmeyip bu çocuğun sırtından faşistlik müeessesine katkıda bulunanlardan tiksiniyorum.
önce bedduamı ediyim. o inandığınız allah belanızı versin. o inandığınız allah sizi de 14 yaşındaki bir çocuğun acısıyla sınasın. sınasın ki o içine hiç sönmeyecek ateş düşen aileyi anlayın. o hak bile arayamayan, kürt, terörist...diye lanse edilen, meydanlarda yuhalanan anneyi/babayı anlayın. anlayın ki insan olmaya biraz daha yaklaşın.
dün düşündüm. bu hayatta bir tek neyi yapmam diye. şeşer beşeriz, hatalıyız, her yanlışa açığız değil mi? bu hayatın bize öğrettiği en önemli realite. peki neden düşündüm bunları? o biber gazını berkin elvan'ın kafasına hedef alan polisi, orda burda ''iyi olmuş gebermiş'' diyenleri anlayabilmek için. ve cevabımı verdim.
bir çocuğa zarar veremem.
---------------------------
peki o polisleri, ardından söylenenleri anlayabildim mi? hayır.
çünkü bir çocuk bana/ en sevdiklerime küfretse - tamam abicim haklısın...der geçerim. beynine nişan alıp ateş etmem. karşımdaki çocuğu terörist, tinerci, solcu, sağcı...diye ayıramam. '' çocuk'' olduğu gerçeğinin önüne hiçbir şeyi geçiremem. ne olursa olsun, ne düşünürsem düşüniyim ailesinin acısına saygımdan susarım.
vampir misali bir çocuğun üstünden nemalanmam. bu noktaya nasıl gelinmiş, neden hep alevi ve kürt çocukları sokakta, neden isyanlarda, neden biber gazı denen şey yasaklanmıyor, polis olmak insan olmanın önüne neden geçiyor...diye düşünürüm.
sonra o bok gibi paraları ve şaşalı hayatlarıyla( bizden çaldıklarıyla) çıkıp ''öldüyse öldü'' diyenleri sorgularım. acaba berkin ve berkin gibiler bize ne anlatmaya çalışıyor diye düşünürüm. eğer düşünemiyorsam, beynim yoksa, embesilin tekiysem bile hayatın bize öğrettiği '' acıya saygı'' düsturuyla susarım. hiç bir halt yapamıyorsanız bari susun da;