17 ağustos 1999 marmara depremi

entry582 galeri
    341.
  1. unutulmamalıdır.

    17 Ağustos 1999
    "Öldürülenler, öksüz, yetim, sakat ve evsiz bırakılanların anısına "
    Oradaydım.
    Gecenin sabaha çıkmadığı tek güne şahit oldum. Yeryüzündeki bütün annelerin ağladığını gördüm, bütün çocukların öldüğünü, bütün babaların toprağa gömüldüğünü, bütün aşıkların derin uykuydayken birbirine sarılarak açılan dev mezara düştüğünü gördüm.

    03. 04: Garip bir korkuyla sıçradım yatağımdan. geceden açık olan pencerem kapanmıştı. rahatsız edici bir sessizlik vardı gecede. Ürperdim yavaşça mutfağa gittim. bir bardak su doldurdum musluktan. O ana kadar o kadar sessiz bir geceyi gördüğümü hatırlamıyorum.

    3.05:
    Bardaktaki suyun titrediğini gördüm. Sonra sessizlik büyük bir gürültüyle yırtıldı, duvarlar, pencereler, tavan, taban insanın dokunabildiği görebildiği her şey, her yer büyük bir gürültüyle yırtılıp birbirinden ayrıldı.
    Hareket edemedim. dizlerimin bağı çözülmüştü. sendeledim düştüm. Gürültü dinmiyordu. Koca melek israfil surunu almış karşıma dikilmiş ve son nefesini tüketene kadar suratıma üflüyordu.
    Annemin çığlıklarını, babamın çaresiz sesini duydum. Tam kırk beş saniye sürdü, sonra durdu. O zamanlarda dışarıda olan herkesten ve her şeyden beni koruduğuna inandığım ev, annemin özene bezene dizdiği eşyalar, babamın oturup TV seyrettiği kanepe kardeşlerimin, süslü cicili bicili odası, kitaplarım ve kalemlerimle birlikte benim odam hepsi birbirine girdi.
    3.07:
    Alçaldığımı hissediyorum. sessiz ama sarsıcı bir düşüş bu, çaresizim, donup kaldım. Düşünemiyor, hareket edemiyor, bağıramıyordum. sonra karanlık çöktü. Yukarıdan düşen bir şey sol kolumun üstüne düştü.
    7.00:
    Hala karanlık her çok uzaklardan sesler geliyor, ağlama sesine benzer yardım çığlıkları. Sonra duvarlarda biri geziniyor sanki. Tak tak topuk seslerini duyuyorum.
    Bir adam bağırıyor: " Sesimi duyan vaaaarr mı?
    "Ben varım demek" istiyorum. "Annem var babam var iki kardeşim!"

    Ağzım tuhaf, kupu kuru. Çimento kokusu burnumu sızlatıyor. Tek kelime çıkmıyor ağzımdan. Rüyada çok istenir ama bağırılamaz ya öyle.
    Sonra bir ses daha yüksek perdeden bağırıyor: Sesimi duyan vaaaaar mı?

    Yerimden kalkmaya çalışıyorum. Üzerimde bir ağırlık var. Sadece sağ kolum beni dinliyor, yerdeki bir şeylere çarpıyor. Yokluyorum: çaydanlık.
    "Ne güzel çaylar içmiştik bununla" diyorum. Demli çay kokusu zihnimde dolaşıyor. Annemin yüzü geliyor gözlerime. Gözlerimi açıyorum kimse yok sadece karanlık. Bir anda gözyaşlarım boşalıyor gözlerimden. Sesim açılıyor ,ağlıyorum hüngür hüngür,. Çaydanlığı alıp hırsla vuruyorum beton zemine. Çeliğin yere çarpmasıyla "çınnnnnn! diye bir ses çıkıyor. Bir daha, bir kez daha... Ağlamaktan yorgun düşüyorum. Gözlerim kapanıyor. Her şey tekrar karanlığa düşüp gidiyor.
    11.00 gözlerimi açtığımda gün ışığı doğrudan doğruya içine doluyor. tekrar kapatıp daha temkinli açıyorum. Karşımda turuncu giysili baretli bir adam var. " iyi misin? diyor. iyiyim diyemiyorum.
    11.07 yükseldiğimi hissediyorum. üzerimdeki ağırlık kayboluyor. dört adam bir sedyeye alıyorlar beni. ambulansa biniyorum. yüzüme saydam bir maske takıyorlar. tap taze serin, ıslak hava ciğerlerime doluyor.

    20 Eylül 99: Hastaneden aileme koşuyorum. Uzun zamandır görmedim onları. Bir an önce kavuşmak istiyorum.

    kendimi yan yana dizilmiş dört mezarın başında buluyorum.
    Sol kolum yok.
    Yer yarılıyor tekrar ama beni içine almıyor. yer yüzünde bir başıma kalıyorum...
    3 ...