sanki sonucu gerçekten birşeyleri değiştirecekmiş gibi günlerdir konuşulan seçimdir. kimse açık açık söylemiyor, ben ifade edeyim:
- Aday gösterme süresi bittiği gün seçim sonuçlandı. Amaçlanan, emperyalizmin rotasında olan, bütünlüğümüzü asla önceliğe almayacak bir kişinin cumhurbaşkanı seçilmesiydi, seçim sonuçlanmadan o noktaya geldik.
- Eminim, Cumhuriyetçi, efendi, dürüst ve doğru düzgün ülkemizi o makamda temsil edecek 70 milyonluk ülkede çok insan var. Bu insanlardan tek birisinin bile seçime girmiş olması yukarıda anlattığım kumpası alt-üst edebilecekken, şu anda abd'deki cumhuriyetçiler-demokratlar kutuplarında insanların toplandıkları düzene doğru bu iktidar ve muhalefet bizi sürüklüyor.
- Okuyan, yazan, araştıran insanların sesi bile çıkmasına, şu seçim için konuşmasına asla izin verilmiyor. merak eden sinan meydan ın ekmeleddin ihsanoğlu konusunda kitaptan örnek verirken halktv de yaşanan olaya baksın; ki bunu okuyan belirli bir kesim bunu biliyor. Yani deniyor ki, akp'li değilsen, yer alacağın kutupta da herşeyi kafana göre söyleyemezsin. o kutupta da kafana basarız, sana talimat yağdırırız. o kutupta da türk'üm demek yasak, bayrak yasak. biz orada kim iktidardaysa ona karşı çıkacağız, ama genel politikamız onlarınkinden gram şaşmaz. e, tayyip erdoğan'ın söylemine karşı çıktık daha ne yapalım diyecekler. sizler de bu tiyatroyu siyaset diye izleyeceksiniz.
- bunun altyapısı belli ki kurulmuş, chp kanadındaki gazeteciler falan çoktan belli olmuş. milletvekilleri var ya, o meclise seçtiğimizi düşündüğümüz. hatta, aralarında haksız hukuksuz 6 yıl hapis yatanlar bile var* işte o kişilerden,550 insandan 20'si bir araya gelebilip 4,5,6. alternatifi çıkartmadılar. niye biliyor musunuz? ipucu vereyim, genel seçimler, milletvekili maaşı, adayların seçiminde parti liderinin rolü... malum oldu mu?
- şimdi anlıyor musunuz gezi direnişi niye önemliydi? anladınız mı niye ana muhalefet adamakıllı savunmadı bu direnişi? ali ismail korkmaz'ın adı anılıp heykelini ziyaret etmek onun kaybı ile ilgili birşeyler yapmak mı demek? o zaman fenerbahçe amigosunu cumhurbaşkanı seçseydik, fb tribünlerinin bu konuya yaptığı katkı çok daha fazla değil mi?
gördüğünüz üzere düzeni kuranlar bir oyun oynuyorlar. zaten köşeler kapılmışken, ben debelensem şu seçimde neyi değiştireceğim? bazı konularda doğrudan-dolaylı uzlaşılmış, düzenek kurulmuş ve tıkır tıkır işliyor. kafamı ona yoracağıma, bu düzeneğin çarkını delecek ne yapılabilir ona kafa yormayı tercih ederim. uzaktan izler bakarım; tayyip erdoğan cumhurbaşkanı olunca başbakan kim olacak, akp nasıl tepki verecek, ikinci parti çıkacak mı, chp ne olacak? ekmeleddin ihsanoğlu olursa nasıl tavır takınacak, chp-mhp cephesinde neler yaşanacak? selahattin demirtaş seçilirse apo'yu ne yapacaklar, özerklik-federasyon falan nasıl kotaracaklar?
niye ilgilenmeyeceğim, mümkünse kendi işime gücüme bakıp burada birşeyleri belki değiştirebilirim de ondan. hadi herkes ne isterse yapsın.
bir de şu entel birikimli ama millet ve türk kavramlarını içselleştirememiş insanların yaptığı siyaset var. ufuk uras'giller diyeyim siz anlayın. hele bunları hiç anlayamıyorum; eşitlikten bahsedip toprak ağalarıyla, özgürlükten bahsedip katillerle kolkola girmenin mantığı nedir ya?