bu eylem sadece pasif insanlara özgüdür. hele ki işin içine bir de kaybetmekten korkmak meselesi girmişse kaçınılmazdır.
kaybetmekten bıkmış insana verilecek en güzel tavsiye ona kaybetmekten korkma demektir. ikincisi ise. ikincisi yok. o genlerde olacak. bak yine de tavsiyemi sunayım.
bir arkadaşınla karşılıklı oturmuş tavla oynuyorsun. zarlar bir türlü gelmiyor. yenildikçe gıcıklaşıyor iş, gitgide morarıyorsun. sen gıcık kaptıkça adam daha da zevke geliyor tabi, kendinden geçiyor. oyun henüz bitmemiş olsa da kaybedeni ve kazananın kim olduğunu önceden görmüşsün, hissetmişsin artık. dur orda. çık masanın üzerine ve dans et. bir iki küfür salla. sonra direk dansı yap. biraz da ayaklarını masaya vurarak tepin. sonra oyuna devam et. artık zarlar daha iyi gelecek.
halı sahadayız. sen sahanın içinde topu izleyerek dört dönerken herkesin bildiği "geride durr!" "ilerii oynaa" "dön dön dön!" diye bağırıp çağıran abiler. senden daha yeteneksiz olduğu halde bu abiler ya da arkadaşlar topla sizden daha çok oynar. daha çok gol atar. daha çok faul yaparlar. evet sen de bağır çağır. topu rakibin ayağından alamazsan geçir tekmeyi. "napıyosun sen yaa?" diye soran olursa "ne var lan" de. artık ayağına daha çok top gelmeye başlayacak. çalımlar, şutlar ardı ardına gelecek. gözlerine inanamayacaksın.
güçsüz olmak pasif olmaktan geçer. aslında burada doğal seçilimden bahsetmişiz. güçlülerin hayatta kalıp, güçsüzlerin elenmesi gibi bir teoremi tartışmayacağım. bir napolyon, sezar olmak da değil mesele. en azından yerine göre kusmayı bilmek gerek. kusmak mı şöyle kusmak,
insanlarla tartışırken kusun. seviyeyi düşürmem, kuul takılırım dersen o seviyesini düşük bulduğun adam seni ezer geçer. düşür seviyeni. düşürmezsen kaybedersin. en azından çoğunlukta böyle. lafını esirgeme. acıma. sen ona bugün acırsan o sana ertesi gün acır. sessiz dururum güler geçerim deme. olmuyor öyle. susarak karizmatik durmak falan masal.
kaybetmek, kazanmak, aşağılama eğilimi ,kibir vb bunlar aslında hepsi merhamet duygusuyla bağdaşır. merhamet insanda iktidarı yok eden, kişiyi pasif olmaya iten bir duygu. ben mütevaziyim, alçak gönüllüyüm. beyefendi ya da hanımefendi oldukça beni eziyorlar! diye sitem eden kişi sıradan da görünse hayatının tespitini yapmıştır aslında. evet kardeşim sen tipik bir kaybedensin. etrafında insanların yaptığı onca topallığı, acizliği gördükçe onlara merhamet duyar ve bozulmasın kırılmasın diye sanki meseleyi insanlığın en büyük bir problemiymiş gibi kendi üzerine çekersin.
o ise ertesi gün senin bir topallamanı gördüğünde "ehehe yarrağım blablabla mı sandın" ya da örnek olarak yaptığın bir espriye karşılık "hadi cannımm!!??!" gibi çok sikici bir cevapla yüzüne kusarlar. her şeye rağmen sen içinden ekolu bir sesle -evet amınakoduğum ne kadar zekisin, anlıyosun valla her halimi tavrımı. çok doğru. ama keşke şu an ne güzel taşak geçiyordum. onu da anlayabilseydin- derken asıl cevap olarak yüzünüzde bir gülümseme belirir. artık çok geç. tek değil etrafta aslında çokça bulunan bu temsili kişi içindeki cevherleri dökmüştür, zekasını kanıtlamış, bu egosunu siktiğmin insanı iktidarını üzerinizde kurmuştur çünkü. aslanım benim.
özet olarak özellikle benim karşı cinslerimin daha çok yaşadığı arkadan iş çevirmeli ,entrikalı sosyal olarak işin içinden çıkılmaz bir hal almış hayatı olan hanım kızlarımız bu katogiriye girerler. sen tavrını korudukça o kendinden geçecek, kusmadıkça hayatın pembe dizilere dönecektir.
ve mutlu son. pasif olmayı seçtin ve kaybettin. varsın olsun. çok da önemli değil canım. ille de kazanmak diyosan tavisyeyi özet geçeyim. adamlığından taviz ver ve kus. ama buraya değil. yüzlerine kus. hem o zaman sen de özet geçmiş olursun.