ben bu yazıyı sana yazdım

entry31009 galeri
    22198.
  1. öncelikle nereden başlayacağımı bilmiyorum çünkü bu yazıyı sana konuşuyormuşum gibi yazmak istiyorum.
    aslında demek istediğim çok bir şey yok çünkü insan belli bir yerden sonra pek konuşmak istemiyor, gereksiz görüyor ki haklı da değil mi zaten?
    bu yazıyı görme ihtimalin oldukça düşük o nedenle açık olacağım, iyi insan.
    burada yazmak yerine sana konuşmak isterdim, istiyorum da ama bunun olma ihtimali senin bir gün bir sokakta bir akşamüzeri belki, birini sevme ihtimalin kadar düşük.
    her neyse, işte sana anlatamadıklarım.

    3 bilemedin 4 yıldır hayatım orospu çocuklarıyla uğraşmakla, kavga etmekle ve mücadele etmekle geçiyor. 3 yada 4 yıl önce aldatıldım, tarihini hiç ezberlemedim ama düşününce ezberleseydim keşke diyorum harika gülmüştüm oysaki, saatlerce.
    yıllardır kendime anlatamadığım, yüzleşemediğim fakat kendi bilincimle ve bilinçaltımla oluşturduğum o nemli o hazin o buruk ve lacivert boşlukta kendimi geçiştiriyor ve durmadan boğulurcasına hislerimi yok sayıyorum.
    belli bir yerden sonra gerçekten hissetmiyorsun. ne sevgi, ne nefret, ne acıma duygusu, ne affedilme arzusu, ne kabul görme isteği, ne sevilme, ne sayılma, ne de başka bir şey.
    ot gibi yaşamanın ne olduğunu fark ettiğin zaman gülüyorsun sadece.
    mutlulukmuş acıymış sikinde bile olmuyor yani. boşsun, her şey boş, kahkahaların bile.
    yapmak zorunda olduğum, yapmış olduğum, yaşadığım, yaşamam gereken ne varsa benim birer parçam.
    parçalarımı kopardım, kanattım, kanatıyorum. onları ne de güzel görürdün sen bir şansımız olsaydı eğer.

    kendi benliğimi, var oluşumu bu kadar derinden sorgulamam bana her zaman geçmişi hatırlattı.
    geçmişle bir problemim yok, insanlarla problemim.
    tıpkı seninle bir problemim olmadığı gibi.
    kendimi sana fazla anlatamadığımın daha doğrusu bunu anlamana beni anlamana fırsat veremediğim vermediğim için özür dilerim.
    burada da çok anlatmak istemiyorum açıkçası çünkü iş işten geçti bir kere.
    sana demek istediğim bir kaç son cümle var bitiriyorum merak etme.
    yaşamım zorluklarla, mecburiyetlerle, yükümlülüklerle, ve orospu çocuklarıyla geçiyor uzun zamandır.
    bir alanda mücadele etmeye alışıktır insan oğlu, bunu doğarak gerçekleştirir en başında zaten, o hiç tatmadığı havaya direnir ağlayarak.
    ben de öyleydim en başında, öğrendim direnmeyi, ama bir alanda ya da bir kulvarda mücadele etmiyorum.
    hasta adam yakıştırması alan osmanlı gibi bir sürü cephem var ve sana bunları söyleyerek kendimi acındırıyormuşum gibi gözüküyorum farkındayım ama sana söylemek rahatlatıyor beni, en azından umut edermiş gibi hissediyorum.
    beni bu zorlu bu boktan bu absürt zamanımda yakaladığın için sana hiç o kapıyı açamadım. biraz da o yüzden neyin ne olduğunu benim ne olduğumu bil diye yazıyorum.
    elimden gelen buydu, bu oldu.
    bunun ötesinden benden bir şey beklemediğin ve beklemeyecek olduğun için de minnettarım sana.

    itiraf etmem gerekirse o boşluktan sonunda çıktım, çıkarıldım.
    sayende o siktiğimin karanlığından, o hissiz geçen dönemden çıktım.
    inan insan hiç bir şey hissetmiyor hiç bir şey duymuyorken hayat çok boktan.
    sanki her şey senin kontrolün dışında kuralına göre kitabına göre oluyor ve sen sadece dışarıdan seyrediyorsun.
    belki ilk başta seviyorsun izlemeyi ama sonra ondan da sıkılıyorsun ve bir çözümün olmuyor.
    neyse uzattığımın farkındayım.
    beni kurtardığın için bana bu hissi bu tarif edemediğim güzel şeyi yaşattığın için teşekkür ederim.
    değişimin zamanı geldiğinde hisseder insan, onu ancak bu şekilde anlayabilir.
    ben de hissediyorum güzel insan.
    umarım orospu çocuklarıyla karşılaştığın zaman baş edebilirsin onlarla, o gücünü kaybetmezsin.
    sana veda edemem,
    seni özlemekten de alıkoyamam kendimi,
    sana seni bırakırım.

    kendinle kal. esenliğin bol olsun.
    0 ...