yüzlerce farklı anlatıda bahsi geçen olayların, gerçekte yaşanmış olduğuna delil olmasını farkedemeyen kişilerin belirttiği durumdur. dünyanın farklı coğrafyalarında, okumanın yazmanın sınırlı olduğu zamanlarda bu olayları insanların bilmesi ve bunu söylencelerle aktararak günümüze kadar ulaştırması, elbette tarihsel gerçekleri her ulusun kendine göre yorumlayarak belgelemesi olamaz. ne herhangi bir tarihsel kesişim, ne de coğrafi yakınlık bulunan yunan devletleriyle, semavi dinlerin vatanı ortadoğu'nun sahip olduğu anlatıların birbirine paralel olmasının, 'inananlar bunu da açıklasın' gülünçlüğüyle sunulması ateist kişilerin cahilliğini kanıtlamaktan başka bir işe yaramamaktadır. halbuki burdaki asıl cümle 'ateistler bunu da açıklasın'dır. allah'ın yunan'ındaki insanlarla ortadoğu'nun insanları o dönem nasıl aynı anlatıları oluşturuyor da, bir de bunlara inanıyorlar? yeryüzündeki bütün ama bütün anlatıların mitolojiye ve kutsal kitaplara dayanıyor olduğunun akademik bir kabul olduğu gerçeği ise bir başka başlığın konusudur.