sözlük yazarlarının aşk hikayeleri

entry292 galeri
    184.
  1. Part 28

    Yavaş yavaş kötüleşen bir duruma girdik. Daha az görüşülüyordu. Tabi ki bunun için ona kızmıyordum. O burada kalmak için çalışma bahanesini kullanıyordu, ve bunu benim için yapıyordu. Yalan söylemeyeceğim, işinde ilk günler çok rahattı. "işi öğreniyorsun" diyerek boş bırakıyorlardı. O aralar hep benimle konuşuyordu. Ama işte durumlar, ah o durumlar.

    iş yerinde, tanışma - kaynaşma ortamı sağlamaya çalışıyorlardı. Hadi öğle yemeğine beraber deniyor, "O" gidemiyordu. Biliyor kızacağım. iş sonrası şurada çay içiliyor, "O" gidemiyordu. Tanımıyorum adamları, güvenmiyorum. Bakın burada yanlış anlamamanız için bir şeyler belirtmem lazım, benim korkum başkası gelir kızı çalar değildi. "O"nun gönlü başkasına kayar da değil. Özgüven sıkıntım hiç olmadı. Kimse gelip benim kız arkadaşımı benim elimden alamaz, alamadı, alamayacak. 10'a katlarım. Evet, katlarım. Benim korkum, densizlik korkusu. Benim korkum, rahatsız edileceği korkusuydu. Ve ben bir şey yapmayayım diye bunu benden saklayacağı korkusuydu. Biris iş yerinde sürekli göz hapsine alacak, ya da mesajlar gönderecek, ya da sürekli yemeğe davet edecek, "O" ise bunu bana söylemeyecekti. Kafamda en çok kurduğum şey buydu. Benim dertlerim böyleyken, "O" da bana, "uyumsuz davranırsam bu işte tutunamam, o zaman da işim olmaz. Öyleyse burada da kalamam. izin ver en azından ayda bir ya da iki kere gideyim onlarla. Az oturur dönerim, umurumda değiller zaten" diyordu. Şimdi okurken, mantıklı bir istek gibi geliyor değil mi? Yazarken bana da öyle geldi. Ama siz artık hayal dünyanızdasınız ve tehlikede görüyorsunuz kız arkadaşınızı.. O değişik bir ruhsal durum. Kabul etmedim. O ise belki de sırf benim için, ısrar etmeye devam etti. O ısrar ettikçe benim sinirlerim gerildi.

    Ev meselesi vardı. Telefondayız, ailecek içeride oturuyorlar, "O" başka yerde. Çağırıyorlar içeri. Bana söylüyor: "Çağırıyorlar içeri, gideyim de onlarla oturayım." Tamam içeride senin teyzen ve kocası var evet. Ama o eleman da içeride. Nasıl bırakayım? Gidemezsin diyorum. Bu da sorun oluyor. "Yahu içeriden gel diyorlar, nasıl gitmeyeyim şimdi?" diyor, haklı. Ama o hayvan çağırıyor seni içeriden, istiyor ki yanında olasın." ben de haklıyım. Bu sefer bundan çıkıyor tartışma. Uzadıkça uzuyor.

    Grup sunumum var, sanki ben seçtim, 2 kızla sunum yapacağım. Gidip çalışmamız gerek, göndermiyor.
    "Gidemezsin."
    "Nasıl gidemezsin? Sunumum var kızım gelmişler çalışma odasında çalışacağız işte."
    "Bir de ayağına mı gelmişler seninle çalışmaya? Tabi senin gelmeni garantilemek istiyor.
    "Lan ne alakası var kafayı mı yedin?"
    "Gitmeyeceksincastielaoh, son sözüm budur."

    Gitmiyorum.
    Arayıp söylüyorum: "kusura bakmayın, gelemiyorum.."
    Bozuluyorlar tabi, bozulsunlar gerçi, çok da tın. Ama derste bocalıyoruz.

    Sunum oluyor. Biz beraber çalışamadığımız için, uyumsuz oluyoruz. Konular arası atlama oluyor. O sunumun sonunda öğretmen hepimize C+ verdi. Kızların yüzü düştü. Dersin sonunda gittim hocaya, "Hocam, bu kızlar iki kere geldi benim yurduma çalışalım diye, ben kendi sebeplerimden gidip çalışmadım onlarla. Kopukluğun sebebi bu. Benden kırın onlara verin." diyorum.
    "Evladım zayıf veririm kalırsın, notun yetişmez" diyor.
    "Verin" diyorum.

    Elimden gelecek bir şey yok. iki kızın üstünden geçinip sınıf geçecek halim yok. F veriyor bana. Onları da B+ yapıyor.
    Kızlar sonra gelip teşekkür ediyor tabi ama, ben kaldım sonuçta, benim için değişen bir şey yok.

    Ve bunun gibi bir çok olay. Öyle bir noktaya geliyoruz ki, sevgi kaybolmuyor evet, ama sırf zarar veriyoruz birbirimize. O işinde mutsuz huzursuz, evde mutsuz huzursuz, ben okulda keza aynı şekilde. Kıskançlıklarımız ikimize de zarar veriyor, bunu kaldıramıyoruz. Yan yana olduğumuz sürece bir sıkıntı yok, ama diğer anlar, çanlar çalıyor..
    0 ...