10 ağustos 2014 cumhurbaşkanlığı seçimi

entry353 galeri
    122.
  1. bir köşesinden diğerine savrulup durduğumuz, seçimin kendisinden ziyade öncesi, sonrası ve arka planında olanlarla kritik öneme sahip olan olduğunu düşündüğüm seçimdir.

    kişisel bazı detaylarla başlayayım: şahsen bu konuyla ilgili olarak ilk fikrim, chp kanadında kemal kılıçdaroğlu taa eskiden, başkan seçildikten hemen sonra yapması gereken işin, deniz baykal'ı cumhurbaşkanlığı için hazırlaması idi. kişi, zamanlama doğru-yanlış olmasından bahsetmiyorum. burada uzun vadeli bir politikanın istikrarlı şekilde uygulanması beklentisiyle düşündüğüm için bu modeli uygun bulmuştum. seçim zamanı, yılı geldi, aylar geçti, adaylık başvurusuna kısa süre kala ortaya çıkan aday da maalesef beklentileri karşılamadı. bununla ilgili daha anlatacaklarım var ama chp nin ne kadar organize olduğu konusunda sıkı bir örnek olarak bunu belirtmek istiyorum; kemal bey maalesef ilkeli olma, haksızlıklara karşı olma konusunda bizleri çok umutlandırmıştı. ama görüyoruz ki ilk çıkışında elindeki yolsuzluk dosyalarını bile ona teslim edivermişler, kendi çalışmaları değilmiş. olsaydı bu bataktan çok az akp li sağ salim çıkabilirdi.

    akp adayı zaten yeterince belliydi ama, kafamı kurcalayan iki konu var. adayın tayyip erdoğan olması elbette beklenen birşey, partinin de tam destek vermesi aynı biçimde tuhaf kaçmıyor. ama, bu seçimde seçildikten sonra mevcut yapıda başbakanlık yetkilerini yeni makamına taşıyamayacak olması sorununu aşması şüpheli gözüken bir aşama. ikinci konu da, yalçın küçük ün iddiası tayyip erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli olan dört yıllık üniversite mezuniyetinin bulunmaması iddiası. yoksa bu durumda, başka faktörleri de düşününce kendini sağlama almak için bir üst makama sığınmak pek tabii kendisine yakışır.

    şimdi böyle kuvvetli bir adayın karşısına birleşerek çıkartılan ekmeleddin ihsanoğlu bir abdullah gül profilinin aynısı, islami kökenli bir insan. bu tabloya bakınca ilk aklıma gelen şu oluyor: 70 milyonluk ülkenin cumhurbaşkanı iki islami kökenli insandan birisi olacak, başka aday mı yok? selahattin demirtaş da eklendi. eh, kendi örgütü mensupları, bebekler, kadınlar dahil 30.000 kişinin katili bir örgütün başını önder olarak gören bir düşünceye de saygı duyamıyoruz. arkadaşlar dikkat, bizi ülke yapan değerlere sahip tek bir aday bile elimizde yok. ee, niye bu?

    basit. bize şimdiye kadar devleti temsil ettiğini söyleyen ama aslen kendi çıkarlarını ön plana alan profiller devlet olarak tanıtıldı. köklü kurumların başına basiretsiz yöneticiler atanıp sonra kurum kötüye gidince elden çıkartmanın daha iyi olacağını söyleye söyleye maşallah özelleştirilmeyen hiç bir yerimiz kalmadı. hatta aynı modeli ösym'ye de uyguladılar. heey, hani sınavları artık kurumlar yapmaya başlayacak haberleri çıktı ya, kpss den kurtuluyorsunuz. yeni modelin daha adil olacağına inanan? peki arada giden ne oluyor, kurumsal yapıyı kaybediyorsunuz. günaydın çaylar benden.

    dolayısıyla, bu seçimler aslında seçim sistemi ve demokrasi göstergesi olarak gösterilen sandığın nasıl bir aldatmaca olduğunun ispatıdır. bak ben emine ülker tarhan ı vallaha da billaha da en uygun aday olarak görüyorum. ama efendim muhafazakarlardan oy alamazmış, aslında göründüğü gibi değil burnu havadaymış gibi havada bilgilerle öyle kafam karışıp bu fikrimin arkasında çok durmadım. ama bugün geldiğimiz noktada kendisi aday olmazsa ben de oy moy kullanmayacağım arkadaşlar. yeter ya, icraat diyorsunuz, lan yapılan yolları bedavaya kullananız mı var? parası karşılığı hizmet alıyorum, ya toplu taşıma ya kendi aracım. benzinimi devlet mi koyuyor? devletten hibe ev alanınız mı var? toplu taşımada ücretsiz gidiş hakkım mı var kardeşim? e neyin hizmeti, parası karşılığı aldığım ticari hizmetin nesini devlet üstleniyor ya?

    tabii ben burada sizi ikna etmek için dil dökerken ikinci bir ayrıntıyı da gözden kaçırıyoruz. cumhurbaşkanı adaylarının üçü de bu barış süreci, açılım denilen bariz emperyalist dayatması olan konuda aynı fikirdeler. yani, federasyona gitmemiz falan kaçınılmaz. yani bölünmez bütünlük falan vardı ya, artık ilerleyen günlerde görürüz. nasıl ki kurşun atmadan ordumuzu teslim aldılar, yine tek harekat yapılmadan bizden toprak alacaklar. hem de bunu, demokrasi diyerek, halklara özgürlük diyerek yapacaklar. buna karşıysanız, elinizdeki araçlarla da bunu yapma şansınız yok. insanlığın ve medeniyetin getirdiği en temel kanun ve kuralları hangi durumda uygulayamazsınız biliyor musunuz? ya kölesinizdir, ya da devletiniz sömürge devlettir. 1923'te kurulan devletle ilgisi yok. şimdi geri dönün, t.c. harflerinin kaldırılmaya başlamasına gidin bakalım. merak ediyorum, siz ne bekliyordunuz?

    o yüzden değerli arkadaşlarım, seçim meçim yok işte. mücadele edeceğiz, belli mevzileri zaten teslim etmişiz görülüyor ki. yarın isyan ederiz dediğiniz noktada da o değişmiş rejimin ordusuyla karşı karşıya gelmemiz olası, haklı olduğumuz davada hem de. hadi şimdi durmak yok, yola devam. hadi beraber yürüyün o yollarda. aynı bağın gülü olun, aynı sudan için. he he dünya deviyiz, bok yoluna ölüyorsun da hakkını arayamıyorsun. iyi maaş dediğin fakirlik sınırı altında, asgari ücretin açlık sınırı altında. kölelerin bari barınması yemesi içmesi bedavaydı. tabii cehape cehape, he gülüm he yavrum. kömür dağıtım kuyruğunda insanlar birbirini kesmeye başladığı gün bile uyanmayacaksınız ki kime ne anlatıyorum? seçin seçin. gidin sandığa gücünüzü gösterin de koyun muhabbeti yapalım yine, gelir geçer.
    0 ...