Bombalamalar, intihar saldırıları ve çatışmalarla sık-sık dünya medyasının manşetlerine taşınan Afganistan bu kez bir başka konuyla, kadın haklarını kısıtlayan bir yasayla gündemde. Afgan parlamentosunun geçtiğimiz ay sonunda kabul ettiği yasa, azınlıktaki Şii Hazara kadınlarının kocalarının sıkı denetimi altında olmasını, onların izni olmadan sokağa çıkmamasını öngörüyor. Batı basını bu yasayı her ne kadar evlilik içi tecavüzü meşru kılan bir yasa olarak duyursa da Afganistanda söz konusu yasa bu yönünden çok kadınların hareket özgürlüğünü kısıtlayan yönüyle gündemde. Zira evlilik içi tecavüz Afganlar için yabancı bir kavram. Afgan kadınları, kocalarının istediği zaman kendileri ile birlikte olmalarını onların doğal bir hakkı olarak görüyor. Esas itirazları da yeni yasanın kadınların hareket özgürlüğünü kısıtlaması ve onları Taliban dönemindeki gibi eve kapatmasına yönelik.
Nitekim çoğunluğu Kâbil Üniversitesi kız öğrencilerinden oluşan 200 kadar kadının15 Nisan günü Afgan başkentinde düzenlediği protesto gösterisinde Taliban kanunlarını istemiyoruz, eşitlik istiyoruz yazılı pankartlar dikkati çekiyordu. Aslında tartışmalı yasa, sadece azınlıktaki Şii Hazara kadınlarını ilgilendiriyor, diğer etnik gruplara mensup kadınlara herhangi bir kısıtlama getirmiyor. Bununla birlikte Afgan kadınları böyle bir girişime karşı sessiz kaldıkları takdirde bunu kadın haklarını kısıtlayan daha kapsamlı düzenlemelerinizleyeceğinden endişe duyuyorlar.
Afgan kadınlarının en büyük korkusu, Taliban sonrası dönemde bin bir zorlukla elde ettikleri kısıtlı özgürlükleri topyekun kaybetmek. Zira Afgan kadınları bugünlerde şiddete maruz kalmak, kendi rızaları dışında evlenmek, burka giymeye zorlanmak ve kabileler arasındaki sorunları çözmek için kendilerinin hediye olarak sunulması gibi daha büyük ve köklü sorunlarla karşı karşıya.
Afgan Devlet Başkanı Hamit Karzai geçtiğimiz ay kadın haklarıyla ilgili bir etkinlikte yaptığı konuşmada, ülkenin dini liderlerinden kadına karşı şiddeti kınamalarını ve kadınları alınıp satılan bir mal gibi gören köhnemiş gelenekleri reddetmelerini istedi. Ancak tutucu Afgan din adamları kadına karşı şiddeti açıkça kınamaya nedense yanaşmıyor, din adamlarının eleştirilerine maruz kalan kentli kadınlar tehdit ediliyor, kaçırılıyor, işkence görüyor, hatta öldürülüyor. Bundan bir süre önce bir Afgan özel televizyon kanalında sunucu olarak çalışan bir kadın, başını yeterince örtmediği için bir molla tarafından eleştirildikten kısa bir süre sonra Kabildeki evinde ölü bulundu.
Afganistanın en popüler özel televizyon kanalı TV Tolonun bayan spikerleri başlarını Hint kadınları gibi ince eşarplarla örtmelerine ve haberlere besmele ile başlamalarına karşın mollaların hışmına uğramaktan kurtulamıyorlar. Afganistan Yüksek Mahkemesi eski başkanı Molla Fazıl Ahmet Şinvariye göre, TV Tolonun kadınları, vücut hatlarını ortaya koyan daracık elbiseleri ve rujlu dudaklarıyla onları seyreden erkekleri baştan çıkarıyor, dolayısıyla günaha giriyorlar.
Afganistanda kentli kadınlar mollaların baskılarına maruz kalırken kırsal kesimdekiler de geleneklerin baskısı altında eziliyor. Karzainin kadınların zorla evlendirilmesi ve para karşılığında alınıp satılması ıslama terstir dediği 8 Marttaki konuşmasından bir gün önce ülkenin batısında bir kadın, 35 yaşındaki Bibican yaşadığı çileli hayata dayanamayarak üzerine benzin döküp intihar etti. Akrabaları, dul olan ve geçimini komşularının kirli çamaşırlarını yıkayarak sağlayan Bibicanı evlendirmek için bir süreden beri ona yoğun baskı yapıyorlardı. Talihsiz kadının akrabalarından Dad Muhammed büyük bir pişkinlikle Bibican oyunbozanlık edip kendini yakmasaydı, akrabalar olarak iyi başlık alacaktık diyor.
2007 yazında sıcak bir Temmuz günü Kâbil yakınlarındaki Bagram kasabasında bulunan Amerikan hava üssünde görevli Amerikalı Binbaşı Ted Millerin daveti üzerine Afgan polislerinin eğitildiği bir kursa gitmiştim, amacım polislerin nasıl bir eğitime tâbi tutulduklarını ve neler öğrendiklerini görmekti. Kursiyerlerin çoğu 20li yaşlardaki gençlerdi. Binbaşı kadın haklarından söz edince, dudaklarda tebessümler yayılmaya başladı. Miller, kadınlarla erkekler eşittir, onlara saygı göstermelisiniz, deyince sınıf kahkahaya boğuldu.Amerikalı binbaşı kursiyerlerin gülmesine bir anlam verememişti, ancak Afgan halkını yakından tanıyan herkes bilir ki, Afganistanda bir erkeğin kadına saygı göstermesi ve ona eşitiymiş gibi davranması, - bir Afganın gözünde- gülünç bir durumdur. Bu durum, Talibanın bıraktığı bir da miras değildir, aksine yüzyıllardan beri devam edegelen bir olgudur.
Ekim 2001de Talibanın devrilmesinden sonra Afganistan, kadınların özgürlüğe kavuştuğu ülke olarak lanse edilmişti. Karzai yönetiminin ilk yıllarında kadınlara karşı Taliban döneminde konulan tüm yasaklar kaldırıldı, yeni Afgan anayasasında kadın-erkek eşitliği kabul edildi. Orduda, polis teşkilatında, bakanlıklarda birçok kadın önemli görevlere getirildi. Karzainin kabinesinde Kadın ışleri Bakanlığı var, başında da bakan olarak bir kadın yer alıyor. Aynı şekilde Bamiyan ilinin valisi de bir kadın. 249 üyeli Afgan parlamentosunda 68 kadın milletvekili bulunuyor. Ve 5 milyonu aşkın kız okula gidiyor
Açık sözlü Afgan kadın gazeteci Cemile Mücahit, dünya, Talibandan sonra biz Afgan kadınlarının özgürlüğe kavuştuğunu sandı, bu büyük bir yanılgı diyor ve ekliyor : işin aslını sorarsanız, şu an Taliban dönemindekinden daha büyük baskılarla karşı karşıyayız. Bugün Afganistandaki kırsal bölgelerde birçok kadın kaçırılıyor, tecavüze uğruyor, meselâ yakında Helmand ilinde genç bir kız polislerin tecavüzüne uğradı, kızın ailesi sesini çıkarmaktan korkuyor, çünkü şikayet ederse başlarına daha kötü şeylerin geleceğini biliyor, ayrıca kimi kime şikayet edeceksiniz, polisi polise mi ?
Bayan Mücahit sözlerini şöyle sürdürüyor : Yabancılar, Afgan kadınları ile ilgili olarak şöyle bir yanılgı içindeler : sadece Talibanın kadınlara karşı olduğunu sanıyorlar. Oysa, diğerleri yani mücahit komutanları, aşiret reisleri, yerel ağalar, hanlar ve mollalar en az Taliban kadar bize karşı, hepsi bizi eve kapatmak istiyorlar ve bunu büyük ölçüde başarıyorlar da.
Bugün Afgan hükümetinde üst pozisyonlarda görev yapmasına karşın hiçbir yetkisi olmayan birçok kadın bulunuyor. Modern Afgan kadınının resmi yüzü olarak tanıtılan, Afgan kadınları ile ilgili her broşürde hatta Karzainin resmi web sitesinde bile resmi bulunan Tuğgeneral Khatool, yetkisiz bir general olmaktan yakınıyor. Afgan savunma bakanlığındaki makamında gerçekleştirdiğimiz bir görüşmede, Bayan Khatool general olmasına karşın kendisinin bir tabanca bile taşımasına izin verilmediğini söylüyor. Omzumdaki yıldız sembolik bir değer dışında hiçbir anlam taşımıyor, bunu kapıdaki asker de biliyor diyor acı bir gülümsemeyle.
Liberal görüşleriyle tanınan ve iki kez Taliban suikastından kıl payı kurtulmayı başaran Afgan din âlimi Mevlevi Mustafa Barakzai, Afgan toplumunda kadının böyle aşağılanmasını ıslam dinine bağlamanın çok yanlış olduğunu söylüyor. Zira ıslamın Peygamberi sürekli olarak müslüman erkeklere, kadınlara karşı nazik ve âdil davranmalarını öğütlemiştir. Afgan cihadı sırasında gerçek ıslamın ruhuna ve Afgan halkının yapısına uymayan değerler Afgan toplumuna ithal ve empoze edildi. Taliban ve onun temsil ettiği değerler, bunun açık bir örneğidir diyor Mevlevi Barakzai
Afganistanın kadın milletvekillerinden 31 yaşındaki Malalay Joya, yaşadıkları sıkıntıları ıngiliz The Times Gazetesi için kaleme aldı. Joya, savaş ağalarını ve Hamid Karzai hükümetini hedef alan açıklamalarından sonra ölüm tehditleri aldığını açıkladı.
Çocukluğunda Sovyet işgali sonucu savaşın yıkıcılığıyla tanışan Joya, daha sonra Taliban rejiminin baskıcı yönetiminde büyüdü. 11 Eylülden sonra ABDnin Afganistana girmesiyle ülkede yeniden umutlar yeşerdi. Ancak Joya yine hayalkırıklığına uğradıklarını şöyle anlattı:
Karzai de Taliban gibi
Şimdi ülkemdeki kadınların sözde benim gibi seçme ve seçilme hakları var. Gerçekte tüm bunlar birer yalandan ibaret. Çünkü Afganistanda kadın öldürmek, kuş öldürmek gibi bir şey. Kadınlar tutsak hayatı yaşıyor. Bizden nefret edenler tarafından yönetiliyoruz. Onlara göre kadınlar ya evlerinde oturacak ya da mezarlarında yatacak. Karzai hükümeti yüzünden sürekli şiddet, cinayet, adam kaçırma ve tecavüz olayları yaşanıyor. Şimdi de yabancı güçlerin ve hükümet destekli savaş ağalarının işgali altındayız. Bunlar da en az Taliban kadar kötü. Hepsi uluslararası mahkemede yargılanmalılar.
Ölüm tehditleri artıyor
Devlet Başkanı ile de görüşen Joya, savaş ağalarını destekleyen Karzainin timsah gözyaşları döktüğünü söyledi. Joya, bu tür cesur çıkışları yüzünden sürekli ölüm tehditleri alıyor. Joya, son olarak bir bombalı saldırıdan kıl payı kurtulmuştu.
Meclis hayvanat bahçesi
Sesimi Yükseltmek adlı bir kitap yazan Malalay Joya, konuşmaya cesaret eden bir Afgan kadınının sıradışı hikayesini anlatmıştı.
Ülkesinde verdiği insan hakları mücadelesiyle dünya kamuoyunda yakından tanınan Joya, 2005 yılında meclise girdi.
2007de bir Amerikan kanalına verdiği röportajda parlamentonun hayvanat bahçesine döndüğünü söyleyen Joya, meclis sandalyesinden olmuştu. Mücadeleyi sürdürdüğünü söyleyen milletvekili, Ölümden korkmuyorum dedi.
KABıL - Afganistan'da tepkiler üzerine yeniden görüşülmek üzere meclise geri gönderilen tartışmalı aile yasası, 20 Ağustos'ta yapılacak devlet başkanlığı seçimi öncesi sessiz sedasız yürürlüğe girdi.
Yasada, kadına yönelik ayrımcı maddeler dikkat çekiyor. Devlet başkanı Hamid Karzai'nin radikal grupların oylarını almak için bu manevrayı yaptığı söyleniyor.
Afganistanda Şii azınlığa yönelik aile yasasının dikkat çeken bazı maddeleri şunlar:
Kadın, eşinin cinsel isteklerine cevap vermeyi reddederse kocasına ona yemek vermeme dahil her türlü maddi imkanını kısıtlama hakkı tanınıyor.
Kadınlar kocalarının izni olmadan çalışamıyor.
Tecavüzcü, tecavüz ettiği kadına kan parası öderse kanuni kovuşturmadan kurtuluyor.
Hem içte hem de dıştaki tepkiler üzerine meclise geri gönderilen yasa uzun süredir tartışılıyordu. ılk hali kadar kısıtlayıcı olmasa da, yine ağır hükümlerle sessiz sedasız yürürlüğe girdi.
New York merkezli ınsan Hakları ızleme Örgütü, hem yasayı hem de devlet başkanı Karzai'yi eleştiriyor.
ınsan Hakları ızleme Örgütü Asya Direktörü Brad Adams, "Karzai, 20 Ağustostaki seçimde köktendincilerin desteğini almak için Afgan kadınını satarak inanılmaz bir anlaşma yapmıştır. Bunun gibi barbarca yasalar, Taliban rejiminin devrilmesinden sonra geçmişte kalmalıydı. Ama, Karzai onay vererek onları diriltmiştir" dedi.