geçenlerde otobüsteyim. ilk binip oturacak yeri olan şanslı kişilerdenim.
iki tane 16-17 yaşlarında genç kız benim oturmuş olduğum koltuğa tutunmuş, biraz da hayatı toz pembe görmenin etkisiyle gülüşe gülüşe sohbet ediyorlar.
yan taraflarında da bir kadın... suratsııız, meluuun...
derken otobüs aniden fren yaptı. bizim iki genç kız dengelerini kaybetti, bahsi geçen kadının üstüne doğru sürüklendi.
geçen konuşma şöyleydi:
kadın: ay dur ya n'apıyorsunuz, aaa!!!
kızlardan biri: n'apalım teyze, dengemizi sağlayamadık.
kadın: ayol çıktınız tepeme, çekilin şöyle!
kız: ya isteyerek yapmadık ya...
kadın: kişner durursanız tutunmayı da unutursunuz tabii!
kız: birincisi biz kişnemiyorduk çünkü at değiliz, ikincisi tutunmayî unutmak nedir bildiğin tutunuyoruz işte.
kadın: bana bak terbiyeli ol büyüklerine.
kız: terbiyesizlik etmiyorum ben. eden belli.
kadın: siz gidin bakayım arkaya doğru. ben tutuncam ordan!
abladaki öfke neyin acısını çıkarıyordu bilmiyorum ama beni feci sinir etti. kızlara sesli bir şekilde 'siz haklısınız kızlar, takmayın kafaya.' dedim, bana öyle bir baktı ki sanırsın şarjöre mermi yerleştiriyor.
gençlerin gülmesi sana battıysa mutlu bir geleceğe umutlanma sen abla.