Bu aralar her türlü davette, her türlü açılışta, hiç alakasız insanların düğünlerinde karşılaştığım adam. Koskocaman kırmızı çiçeklerin olduğu bir şeyin üzerine beyaz ya da krem rengi çiçeklerle Sedat peker yazdırıp yazdırıp gönderiyor. En öne, en göze çarpan yere konuluyor, tüm dikkatim hep orada, o çirkin şeyin üstünde. şimdi beni iyi dinle sedat;
ne yaptığın, ne işler çevirdiğin beni hiç mi hiç ilgilendirmez. seni tanımıyorum, sen de beni tanımıyorsun, tanışmak istemem, sen de benimle tanışmak istemezdin. ben o çiçekleri görmek istemiyorum. çiçekten soğuttun beni, çok kötü, çok çirkin ve fazla korkunç. Anlıyorum bir ağırlığın olduğunu düşünüyorsun ama o çiçekler ile bir ağırlık yaratamazsın. isminin bir marka olduğunu düşünerek ismini falan yazdırıyorsun ama hoş olmuyor. Göz zevkimi bozuyorsun, ısrarla, sanki bana gıcıklığına yapıyorsun bunu. Davete gidiyorum senin adın, açılışa gidiyorum senin adın, kenar mahalle düğünü ne alaka peki? Bunu bana söyler misin? Beni mi takip ediyorsun Sedat. Şu an çok sinirliyim çünkü az önce her zaman yemek yediğim mekanın tam kapısının önünde yine o çirkin çiçeklerini gördüm. sabah sabah o isim ve çiçekler ile karşılaşmanın ne demek olduğunu bilmiyorsun çünkü onun çok güzel olduğunu düşünüyorsun. düşünme ve lütfen artık gönderme. rica ediyorum senden.