Sadece 30 bin militanı olan kısa ömürlü örgüt yapılanması.
Uzun yazdım, okursanız farklı bir bakış açısı dahilinde size birşeyler katacağından eminim.
AKP, Birleşik Devletlerce oluşturulan batı merkezli küresel sermaye projesinden ibaret olan bir parti. Bunu her ne kadar kabullenmekte zorluk çeksenizde malesef durum böyle.
Batılı siyasi güçlerin Türkiye gibi gelişmesini geriden tamamlayan ülkeler için politikaları kendi sistemleri dahilinde değerlendirmeleri ve mevcut hükümeti belirlemeleri ''Turuncu devrim'' olarak adlandırılır. Türkiye'nin turuncu devrimi 3 Kasım 2002'de Erdoğan'la yaşandı. O zamandan günümüze Tayyip ve partisi Birleşik Devletlerin planlarını, projelerini uyguladı ve verdiği görevleri yerine getirmeye çalıştı. Irak savaşında Bağdat gibi şehirleri her bombalayan uçak incirlik'ten havalandı. Lojistik desteği Türkiye sağladı. Kumanya yine bu ülkeden ulaştı Amerikan askerlerine. Yetmedi sağ salim ülkelerine dönmeleri için Erdoğan iyi dileklerde bulundu emperyalizmin askerlerine. Sonuç olarak resmi kayıtlara göre 1milyon kadın ve çocuk öldürüldü. Bunun geneli 4milyon olarak geçiyor. Hesabını yapmak size kalmış.
Dünya ülkeleri için temel felsefe ekonomidir. Hiç bir ülke dini, kültürü, doğal güzelliği önemsemez. Şeriatın öncüsü iran bir gecede masaya oturup en büyük düşmanı Birleşik Devletlerle anlaşmaya vardı. Nerede kaldı din? Hikayede. Bu gün 189 küsür ülke var. Sadece Birleşik Devletler ekonominin %30'luk bir dilimine sahip. Yapılan her savaş paranın neticesinde olan çıkar çatışmasından başka birşey değil.
Irak savaşında Amerika günümüz normları için silahın etkinliği olduğu kanısından vazgeçti. Milyar dolarlar çöpe gidip, halen yaraları sarılmamış ekonomi alanında uçurum diyebileceğimiz açıklar var adamlarda. Bunu bildikleri için zihinsel yatırımları baskın operasyonlarından daha fazla gündemlarine aldılar. Fethullah Gülen ve Nur cemaatinin asıl faaliyetlerini buradan anlayabilirsiniz. Bu yapılanma dışarıya sıcak para çıkmasında en büyük etkendi ve AKP sayesinde sıfır vergiyle para alışverişi altın olarak Birleşik Devletler kasasına giriyordu. Bu durum elbette pürüzsüz değildi ki hiç bir yüksek para miktarındaki artış sessiz gerçekleşmez. Türkiye Cumhuriyetinde cari açık diyebileceğimiz yüksek miktarda parasal kayıp ortaya çıktı. IMF'den borç almanın bile üstünü kapatamayacak kadar devasa parasal yapılanmayı düşünün. Bu durumun değişmesi ve Tayyip'in sağlam irade dediği tek adam hayalinin yıkılmaması için ülkeye altın girişinin olması gerekiyordu. Dünyada en büyük altın ve petrol rezervi iran'da. Birleşik Devletler ambargo koyduğu için iran ekonomide ürün satamadığından eli kolu çaresiz bekliyordu. Bu durumda gizli anlaşmalar yapıldı ve Halk Bankası üzerinden taşeron belirlenip alışveriş gerçekleşmeye başladı ki Sarraf olayını biliyorsunuz. Türkiye Adnan Menderes'ten günümüze Birleşik Devletler müttefiki olduğundan bu durum ağır abinin hoşuna gitmedi ve Fethullah Gülen aracılıyla yolsuzluk suçlamasıyla deşifre edildi. Tayyip, yavaş yavaş sıfırı tüketmeye başlatınca Birleşik Devletlerin en dişli ezeli rakibi Çin'den füze aldı. Bu durumda Washington yönetimi Tayyip için tamamen hükümet değiştirme zamanının geldiği kanısına vardı.
Buraya kadar genel bilgi geçtim. Gelelim son olarak iŞID'ın Türk konsolosluğu hedef almasına.
Irak ve Şam islam Devleti yani IŞiD, El Kaide uzantılı bir örgüt. IŞiD, Suriye'de Esad'a karşı Özgür Suriye Ordusunu oluşturan birlik olarak sürekli çatışma halindeydi. Bu adamlar haftasonu pikniğe gider gibi bir anda kalkıp Irak'a girdiler. Böyle bir süreç çok sürpriz oldu ki Suriye'de savaşan bir örgütün Irak'ta birden işi neydi? Burada yine ülkelerin gizli anlaşmaları söz konusu. Irak'ta Birleşik Devletlerin halen komandoları ve askeri birlikleri bulunuyor. Bu gün herkesin göklere çıkardığı IŞiD'in sadece 30 bin militanı var. Bu durumda etkin ağır silah materyalinin envantere girdiğini düşünün ki bunun sonucu IŞiD için hiç iyi olmaz. Lakin bu adamlar serbest davrandı ve IŞiD'e herhangi bir saldırı olmadı. Özellikle petrol kaynaklı bir çok anlaşmanın yenileneceği bu zaman diliminde böyle bir operasyonun Türk ekonomisine sapladığı bıçak yarasını tahmin edebilirsiniz ki Türkiye, petrolün büyük bir kısmını Irak'tan karşılıyor. Burada olası her durum Tayyip'in zararına çalışıyor. Ne enterasan ki daha 3 ay öncesine kadar otobüslerle, ambulanslarla, tırlarla Hatay'dan Esad'la çarpışsın diye silah gönderdiği örgüt bu gün kendisini hedef almış durumda. Tayyip yanmasında kim yansın?
Artık şunu AKP parlamentosu ve bürokrasi tabanı çok iyi biliyor ki Birleşik Devletlerin kullan at politikasına maşa oldular. Hayatta şunu unutmayın her kimi kınarsanız başınıza gelmeden ölmezsiniz. Allah'ın belki en güzel takdiridir bu durum. Kaddafi'ye gülenlerin akıbeti Kaddafi'den farklı olmayacak. Bunu her zaman söylüyorum. Bu gün sizler rahatça yaşarken mehmetçik 7/24 sınırda nöbet tutuyor her türlü tehlikeyi göze alarak. Jitem'e terörist diyenlerin, askere ergenekoncu diyenlerin nerde görürseniz yüzüne tükürün. Hele hele Atatürk gibi bir lideri karalamaya çalışan babanız bile olsa haysiyetini düşünmeyin. Ortadoğu'da ölenlerin artık tutanağı bile tutulmuyor. O derece önemsiz oldu insan hayatı. Bu gün Türkiye farklı bir konumda ise o çamur atılan liderin böbrek sancısı çeke çeke vatanı savunmasındandır. Böyle hayırlı bir günde tüm Atatürk düşmanlarının lanetlenmesi dileğiyle kandiliniz kutlu olsun...