konsolosluğunda kaç kişinin olduğundan habersiz bir hükümet ve onun dışişleri bakanı, açılan telefonla paniğe kapılıp ankarayı arayan (karşılarında silahlı adam gördükleri falan yok anlayacağınız) sadece maaş alsın diye oraya yollanmış sözde güvenlik güçleri ve onların amiri olan ama bu gebeş sürüsünce yalova kaymakamı kadar iplenmeyen bir sözde diiplomat...
güvenlik güçleri arasında ışid militanlarıyla konuşacak kadar yabancı dil bilen kimse yok. nerden bulunduğu belli olmayan yerel tercümanlarla anlaşmaya çalışıyorlar. tercüman kimin adamı, neyi çeviriyor neyi çevirmiyor belli değil...
anakara, "teslim oluyoz biz" diyen bu cengaverlerin telefonuna 4 saat boyunca net bir yanıt vermiyor. davuduma ulaşılamıyor çünkü. müsteşarı habire "şu an kendisini rahatsız edemeyiz!" diye oyalıyor.
dışişleri elçiliğe "kaç güvenlik var?" diye soruyor (japonya konsolosluğu çünkü türk dışişlerinin haberi yok kendi personelinden) konsolosluk personeli sayıdan emin olamadığını söylüyor (sikli baba tekkesi giren çıkan belli değil)...
konsolosluğa bağlı birimlerde misafir edilen ne idüğü belirsiz tipler var. istihbaratçı desen değil, tüccar desen değil... kuzey ırak'ın petrolden sonraki en büyük ihraç kalemi için oraya geldikleri belli vekil-bakan ricasıyla orada bulunan tipler.
100 x 100 metrelik bir arazinin ve duvarların içinde bulunan binaya bombalı kamyonla saldıracakları yalanı üfürülüyor. uçan kamyonlar ışid'in en büyük silahı zaten. (bkz: yersen)
uçaklarımız için 8 dakikalık mesafedeki konsolosluk teslim ediliyor. daha da tuhafı konsolosluk personeli yanlarına ışid militanlarını da alıp o sırada konsoloslukta olmayan türkleri de yerlerini göstererek ışid'e teslim ediyor... şu an ışid'in elinde 200'ün üzerinde türk var. bir çoğunu dışişlerinin kabul etmesine imkan yok. orada neden oldukları belli olmayan tipler.
her sike kılıfçı 30 liralık orospular da burda name yapıyor hala...
bir de biri dış basında yer bulmadı demiş...
ben bu bilgileri kristal küremden öğrendim.... dünyaya rezil olmuş durumdayız...