atamızın çanakkale de ölmemesinin bazı beyinsizlere battığı anlaşılıyor. yeteri kadar acıtmış olmalı ki aradan bunca zaman geçti hala havlıyorlar. vurulması kendilerini mutlu edecekse, bilsinler ki trablusgarp'ta bir gözünü kaybetti, çanakkale'de şarapnel isabet etti, ölümden döndü.
atam bu emrini kısmen düşmüş olan kocaçimen platosunun düşmanın eline geçen kısmına yapacağı saldırı öncesi vermişti. kocaçimen düşseydi gelibolu düşer, savaş biterdi. düşman takviye almadan süratle üzerine gidilmesi gerekiyordu ki böyle bir saldırıda klasik mevzi alma, nişan alma, ateş etme gibi eylemlere yer yoktur. doğrudan düşman tüfeklerinin üzerine saldırılır, ölüm neredeyse kaçınılmazdır.
asıl dikkat edilmesi gereken, daha bir kaç yıl önce balkan savaşı'nda topunu, tüfeğini bırakıp darmadağın olan askerle, kocaçimen'de düşmanın üzerine aslanlar gibi atılan askerin aynı asker olmasıdır. asker başta güvenebileceği bir komutan gördü mü değil silahını bırakmak, cephanesi kalmasa bile savaşır, "öl" dense bile "baş üstüne" der. aynen conkbayırı'nda ve kocaçimen'de olduğu gibi.
bugün başına çuval geçirilen askere, konsoloslukta basılan özel harekat polisine "teslim ol" emri veren teslimiyetçi zihniyetin atamızı anlamasını beklemiyoruz.
ey hainler, sizin selefleriniz de haindi. siz bir tarafsınız, biz diğer taraf. asla anlaşamayız, uzlaşamayız... öyle bir isteğimiz de yok.