dün resmen hayatıma son vermeyi ciddi ciddi düşündüm.
hoşlandığım bir kız var sözlük, aynı bölümdeyiz. finaller bitince tüm sınıf piknik yapalım dedik. pek fazla okula uğramadığım için sık göremiyorum deyip bunu fırsata çevirmek istedim. piknikte ona teklif edecektim. güzelce giyinip hazırlandım, saçlarıma hiç olmadığı kadar özendim, bugüne kadar olan en iyi şekline getirdim. en son aynaya baktığımda bildiğin yakışıklı bir insan gördüm karşımda. çok keyifliydim. sonra piknikte yapabileceğim esprileri bile düşündüm.
herkes toplanmış piknik başlamıştı. ona yakın olmaya çalıştım, esprilerime en çok o güldü, az da olsa teklifimi kabul edeceği fikrine inandım.
mangalda tavuklar pişmi ve harika görünüyorlardı. kızlar salata yapmış, evden börek, sarma falan getirmişler, herşey mükemmel gidiyordu. sofraya oturduk yemek yemeye başladık derken 24 yaşlarında, kel, göbekli, iki kaşı kıldan bir otobanla birleşmiş, tipiyle bağdaşmayacak kadar tiz bir sese sahip (kadın sesi gibi) bir herif geldi. bu saydıklarımın tamamı tarafsız gözlemdir, masadaki hoşlandığım o kız haricinde herkes aynı şeyleri emin olun söyleyebilir. neyse herkesle selamlaşıp tanıştı ve kızın yanına oturdu. ben ilk başlarda anlamadım sevgilisi olduğunu sonradan hoşlandığım kız sarmaları cilvelerşerek elleriyle yedirince farkına vardım hemen. bir anda tüm iştahım kesildi, hayatımın belkide en kötü denebilecek günü oldu o gün. içimden, why? why? diyerek olayı anlamaya çalıştım. ama bir cevap bulamadım. sonradan öğrendim, çocuk zenginmiş, adana'da otobüshatları varmış, babasının lüks apartmanları varmış.
hayatımda sevdiğim ikinci kızı da paraya kaptırdım. bir daha da sevebileceğimi zannetmiyorum.
evet o gün hayatıma son vermeyi düşündüm, ama sonradan paraya tapan bir orospu için beni sadece ben olduğum için seven arkadaşlarımı, ailemi düşününce vazgeçtim... hatta çok anlamsız geldi.