Neden ayırdılar ülken için, adalet için, özgürlük için bir şeyler yapma gereksinimi duyan ama yine ülken ve adalet tarafından dövülen bedeninden o güzel ruhunu?
Ekmek almaya giden küçük kardeşimize nişan alanların sana acımayacaklarını bilemedin belki de...
Öldün ya kardeş...
Belki de hep aleviler ölüyordur bu kavgalarda ya da belki en çok da aleviler koşuyordur memleket meselelerinin ardından ne bileyim. Hep çok yakılıyoruz kardeş hep çok öldürülüyoruz. Belki de şeytan bizden çok korkuyordur ha ne dersin? indirdin mi tokadı gelip geçerken oralardan?
Ölmeseydin keşke...
Keşke uyansa artık bu millet ve sandıkta verse gereken cevabı... Ama hala bir şekilde uygulanmaya çalışılırken sevr antlaşması, hala severken millet satılmışı, sen sözlerinle sokaktayken karşılıyorsa seni palalı ve satırlı, çıkmayacaksa artık yeni bir kurtuluş savaşı; ölsek de bir ölmesek de kardeş...
Değiştiyse sözleri pratikte istiklal marşının, unutulduysa mehmet akifin şu öğüdü:
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı...
Geldiyse yerine,
Sat bu vatanı eğer dolduysa ayakkabı kutuları...
Hiç anlamam kardeş, insan neden gider de kendisine en çok zararı dokunanı sever. Neden kul köle olur satılmışın birine. Aşklarımız da böyle değil midir aslında? En vazgeçemediğimiz ve en bağlandığımız aslında bizi en çok üzenlerdir. Bazen bunlara müstehak diye hayıflansam da sonra kıyamıyorum yeşiline, mavisine, alına, beyazına bu vatanın. Senin ölüşün geliyor aklıma, sonra atatürk' ün ölüşü, deniz gezmiş' in ölüşü, ethem'in, berkin' in... Sorumluluk duygusu içeren yanım kabarıyor, susamıyorum kardeş ve seni anlamaya başlıyorum neden attığını kendini ateşe...
Bizim de kaderimiz neticesinde ölümdür şöyle ya da böyle. Bir gün gelirsem o tarafa bir şeklide rehberim olun kardeş bir türkü de beraber söyleyelim bu vatana ve yeryüzünde kalanlara...