gezi olayı, türk polisinin kendi kendini karalama olayıdır. türk polisinin toplumsal olaylar karşısındaki basiretsizliğinin ve eğitimsizliğinin ayyuka çıkmasıdır.
çevremde polis olan arkadaşlarım, akrabalarım var. nasıl girdiler bu mesleğe? hemen anlatayım. üç dört arkadaşım ve bir akrabam cemaate takılmaya başlamıştı. onların dershanelerinde kpssye de hazırlandılar. bilen bilir, bir dönem cemaate yakın olmak direk polis olabilmek için yeterliydi zaten. günahlarını almayayım ama bu arkadaşların (hatta içlerinde bir tane de össde sıfır çeken bir eleman vardı) fire vermeden hepsinin polis olduğunu söyleyeyim. bazı arkadaşlar da ülkücü, alperen kontenjanından polis oldu.
nasıl oldularsa oldular, eyvallah diyelim. sonrasında kısa süreli bir eğitim aldılar. yalan olmasın, 6 ay mı bir yıl mı hatırlamıyorum. ama önemli değil. çünkü asıl önemli olan şu: ben bu adamlarla gezi eylemleri sonrasında da zaman zaman bir araya geldim. sorular sordum onlara. bir kısmı hükümete karşı, ama gezicilerin de işin cıvığını çkardığını düşünüyor. bir kısmı hükümeti destekliyor. ama hemen hemen hiç birisi gezi eylemlerinin neden (yani hangi olaylardan dolayı) çıktığını bilmiyor. mesela birisi, "gezi parkına zarar veriyorlar, eylemlerini izin alıp başka yerlerde yapsınlar" bile dedi.
neyse bunu da geçtim. asıl büyük sıkıntı, bu adamlarla polisin biber gazı kullanma şeklinde konuşurken ortaya çıktı. adamların söylediği şey şu, "ne yapsalardı? o kadar eylemciyi dağıtmak için elbette güç kullanmak gerekiyor."
buna da ben değil, emniyetin hazırladığı ve polisleri de uygulamakla yükümlü tuttuğu biber gazı kullanma talimatnamesi cevaplasın:
1- Direkt olarak insanların üzerine atış yapmayınız.
2- Olası yangın tehlikesi yaratabilir.
3- Sadece iyi eğitimli personel tarafından kullanılmalıdır.
4- Yalnız açık alanda kullanılır.
5- En uzak mesafeye atabilmek için 45° lik açı ile atış yapınız.
6- Son kullanma tarihinden sonra kullanılması tehlikelidir.
gezi eylemlerini dikkatle takip edenler fark edecektir ki bu talimatnamelerdeki maddelerin hemen hemen tamamı ihlal edildi. ilgili şikayetnamelere de yansıdı zaten: http://www.ombudsman.gov....es/pdf/2013-%2069%204.pdf
şimdi düşünün, kendi canınızı, malınızı koruması için eline silah verdiğiniz adamlar daha bu silahların nasıl kullanılacağını bilmiyorlar. hukuki olarak ne gibi yükümlülükleri olduğunu bilmiyorlar. yani bununla, ehliyetsiz araba sürmek arasında ne gibi bir fark olabilir? her ikisi de ehliyetsiz, her ikisi de tehlikeli bir araç kullanıyor (birinde otomobil, diğerinde silah).
kör gözlü olmayın. staj ayarlamak için üst düzey bir bürokrattan yardım istemiştim geziden üç ay sonra. adam, gel konuşalım, dedi. ben de gittim. ağır akpli adam, ne dedi biliyor musunuz? "devlet şu süreçte iyice paranoyaklaştı, artık biz bile kendi çalıştığımız yere rahat giremiyoruz. halbuki devlet biziz." ve evet, gezi eylemleri konusunda o da müdahalenin kusurlu olduğunu itiraf etti. bana da sıkı sıkı tembihledi böyle bir eyleme katılmamamı. katılırsam da hukuki hiç bir hakkımın olamayacağını söyledi.
zaten söylemesine de gerek yoktu çünkü berkin elvan vakasında da gördük ki, bu tarz toplumsal olaylarda ülkeye tam bir kaos hakim oluyor ve o durumda da ölen öldüğüyle, öldüren de öldürdüğüyle kalıyor.
hiç boşuna saçmalamayın gençler. gezi olaylarında devletin de onun polisinin de acizliği açıkça görülmüştür. eğitimsiz insanlar tarafından yönetilen bir ülkede bu gayet normaldir. bu gün berkin elvan olur ölen. yarın siz. devlet yapısı gereği değişkendir. bakın daha düne kadar kemalistler dindar kesimi eziyor, baskısı altına alıyordu. o zaman "bu devran da dönecek bir gün" diyerek dişlerimizi biliyorduk biz. şimdi hakikaten devran döndü. chpli kokoş teyzeler bile akpyi eleştirebilmek için başörtüsüyle video çekip youtube'a koyuyor artık. ama bu günler de bitecek. o zaman da bugünün zalimleri mağdur bırakılacak. ve biz toplum olarak, başkalarının haklarına saygı duymadığımız müddetçe de bu böyle devam edecek.
