loş bir sokakta karşılaşıyor iki çift göz
biri ağlamış, biri özlemiş
ve başı ağrıyor zamanın
rüzgarlar bile ağlıyor
umutsuz albatros kanadını sallıyor
düşerken bir tanrı, diğeri yükseliyor
albatros çırpıyor kanadını
bir solo başlıyor gökyüzünde
ve insan, unutuyor ne olduğunu
proteinden ibaret vücuduna ışık doldu sanıyor
bin kere ölüyor insan,
tanrı bir sayıyor
sabahları açtığımda gözlerimi
karşımdasın işte, capcanlı
gecenin bir vakti arıyor seni gözlerim
bir kere daha iniyor gökyüzünden ışık
adem'den isa'ya ve ondan günümüze
ışık demetleri düşüyor yeryüzüne
güneş güldüğünde her sabah
daha silmemiş oluyor gözlerinden
gecenin tozlarını
yaprak güneşe muhalefet
gölgesinde hatırlıyorum seni
bir çınar ağacı mıydı yoksa bir zeytin ağacı?
ilk o zaman
ilk
o zaman
yoruldum koşmaktan,
bıktım yaşamaktan,
içlerine bıraktığın insanlar,
sevmiyor beni!
elleriyle işaret ediyorlar.
aralarında konuşuyorlar.
anlamsız bakıyorlar.
betonun değil, insanın sıcaklığını arıyorum
seni arıyorum
ya da sana benzer birini
şimdi burada olmalıydın,
çığlıklarımı duyamayacak kadar yakın olsan mesela
ellerini tutamayacağım kadar yakın
ve...kavuşamayacak kadar özlemiş
aç kalbini,
evime dönüyorum