liseli gibi kaçmış! tabi promet falan olmayınca cevap veremiyecek! artislik yapma ananı da al git diyemez okumuş etmiş adam! kaçmış, sağlık olsun şimdi akşama kadar güzel bir metin hazırlarlar ordan okur cevap verir!
''2011 senesinde taksimin 1 mayıs kutlamalarına açılmasını mutlulukla karşılamış idik. hatırlanacak olursa, 2011 ve 2012 senelerinde taksimde coşkulu kutlamalar gerçekleşmiş, hiçbir olay olmamıştı. bu sene, anayasanın 34. maddesine, avrupa insan hakları sözleşmesinin 11. maddesine ve avrupa insan hakları mahkemesinin yerleşik içtihatlarına aykırı olarak getirilen yasak ise, halkı polisle çatıştırmak isteyen provokatörlere uygun iklimi hazırlamış, artık görmek istemediğimiz pek çok üzücü olay yaşanmasına sebebiyet vermiştir. maalesef polis, şiddete başvuran ile barışçıl gösteri hakkını kullanmak isteyenleri birbirinden yine ayırmamış, orantısız güç kullanımı yoluna gitmiştir.''
okudum işyerinde ayağa kalktım alkışladım! tabi kaçar! adam demiş ki kanuna karşı suç işleniyor! resmi gazetede yayınlanması gereken kanunu yayınlamıyor! yani ortada elindeki gücü kullanan bir suçlu var! hangi dümbük acaba!
''bir seçim malzemesi olarak tedavüle çıkarılmış olmasıdır. bu seçimlerden kazancımız, özel hayata ilişkin gizli kayıtların sonuç doğuran şantaj malzemesi yapılmasının muteber bir yöntem olmaktan çıkmasıdır. başka bir ifadeyle, itibarsızlaştırma malzemeleri, onları çekenleri veya üretenleri itibarsızlaştırmıştır. nitekim kayıtları çekenler, bugüne kadar kimliklerini açıklamaktan imtina etmişlerdir. yaptıkları iş itibarlı bir iş olsaydı, snowden örneğinde olduğu gibi kimliklerini açıklarlardı. bunları söylerken, elbette herkesin, bundan önce benzer şantajlar başkalarına yapıldığında nasıl tavır sergilediklerini hatırlayarak ders çıkarmaları gerektiğini de ifade etmek istiyorum''
şimdi feyzioğlu demiş ki siz yaparken iyidi ama size yapılırken kötü! biz o zamanda kötü diyorduk şimdide! o zamanlar bundan nemalananların aq demiş! kim üstüne alırsa artık!
''içeriği suç teşkil eden kayıtlara gelince, bunların montaj veya üretilmiş olup olmadıkları, açılacak soruşturmalarda her türlü şüpheyi giderecek şekilde, tarafsızlığı bilinen uluslararası kuruluşlarca değerlendirilmelidir.''
yermisin yemezmisin demiş!
''türkiye barolar birliği olarak, kesin hükümle neticelenmiş balyoz davasını özellikle sahte deliller açısından inceleyen raporumuzu hazırladığımızı ve yakında hem kamuoyuyla paylaşacağımızı hem de önerdiğimiz gibi meclis araştırması komisyonu kurulacak olur ise, bu komisyona da takdim edeceğimizi bilgilerinize sunuyorum.''
ulan neler dönüyormuş1 bak bak sen! kaç kaç!
'ünyanın bu güzel ülkesinde yaşayıp, 1960 askeri darbesi sonunda ülkemizin başbakanının, bakanlarının asılmalarının üzüntüsünü; üç fidanımız deniz, hüseyin ve yusufun idamlarının acısını yüreğinde hissetmeyenimiz var mıdır? ethem sarısülük, mehmet ayvalıtaş, abdullah cömert, komiser mustafa sarı, medeni yıldırım, ali ismail korkmaz, ahmet atakan, berkin elvan, hasan ferit gedik evlatlarımızın yasını tutmayanımız olabilir mi? uluderede savaş uçaklarınca param parça edilen 34 yurttaşımızın; sivasta, kahramanmaraşta, çorumda, reyhanlıda katledilen canlarımızın dağlamadığı yürek var mıdır? uludere katliamının takipsizlikle, sivas davasının bir kısım sanıklar için zamanaşımıyla sonuçlanmasını içimize sindirebildik mi? mardin derikte, hakkâri yüksekovada, şırnak silopide, muş altınovada, bitlis yaygın köyünde terörle mücadele adına işlenen cinayetleri ve daha nice faili meçhul cinayeti meşru görüp faillerini arayıp bulmaktan, cezalandırmaktan vazgeçebilir miyiz? sırf komünist olduğu gerekçesiyle sürgün yiyen, cezalandırılan şairlerimizin, yazarlarımızın, nazım hikmetimizin çektiği acıları görmezden gelebilir miyiz? peki, bu ülkenin bir büyükşehir belediye başkanının şiir okuduğu için niyet okuma yöntemiyle hapse atılmasını bugün hala içine sindiren var mıdır? hrant dinkin yazısının içinden cımbızla iki cümle çekip, yazının tamamını okumaya gerek bile görmeyenlerce mahkûm edilmesini ve sonra katlini, boğazı düğümlenmeden, yüreği sıkışmadan konuşabilenimiz olabilir mi? bu topraklar sayılamayacak kadar çok zulme tanıklık etti. tuvalete bile gidemeyecek kadar ağır hasta olmasına rağmen her an kaçabilir diye yatağa zincirlenerek ölümüne seyirci kalınmış kuddusi okkır, prof. dr. uçkun geray, ilhan selçuk, türkan saylan, engin aydın, kaşif kozinoğlu, albay halil yıldız, albay ali tarık akça, yarbay ali tatar ve en son albay murat özenalp vicdanlarımız kanamıyor mu?''
vicadınız varmı beyler demiş!