aslında bu, kimseye kötülük etmeden yaşama felsefesi gibi. ne zaman bi aklını kaçırmış insan* benimle muhatap olsa dinlerim onu. uzaya gittim diyeni oldu, olmayan birini gösterini oldu vs. hepsinin özüne inerek anlamaya çalışıyorum. aslında bu sıradan bir insanın, einstein nın ilk düşüncelerini dinlemesi gibi bir şey, aradaki farkı anlamak adına. ne kadar bilirsen bil, söylediğin karşıdakinin anlayabildiği kadardır gibi. maksim gorki bir kitabında bahsettiği gibi " yalan olduğunu bilsen dahi inanacaksın insan oğluna, yani dinleyeceksin onu, niçin yalan söylediğini anlamaya çalışacaksın. bazen yalan, insanın özünü gerçeklerden daha çok açığa vurur..."
kendimle barışık olmamı öğreten de deliler oldu. onlara saygı duymayı öğrendiğim zaman, başkalarına göre ilginç veya saçma olan hareketlerime ve düşüncelerime de saygı duymayı öğrendim. kendi doğrularıma göre hareket etmeyi az da olsa öğrenebildim, öğreniyorum. insanın kendiyle barışık olması da hayattaki her şeyden önemli.