din bir tür yaşam şeklidir. evet, insan hayatını düzenler, toplum hayatını düzenler fakat bunu suni bir kurum olarak evrensel ahlak yasasıda yapar. ayrıca bir de vicdan denen otokontrol mekanizması var.
tüm bunların içerisine dini yerleştirdiğimizde ise bilinçli vicdan ve bilinçsiz vicdan denen iki yeni kavram kullanırım ben.
dini üzere yaşayan bir insan; günah, sevap ve salt allah/yaradan rızası için iyilik yapar ya da hayatını belli bir nizam doğrultusunda ilerletir yani diyeceğim o ki belli bir amaç bilinç içerisinde bunu yapar, kötülük yapmaması da aynı şekilde bilinçli bir vicdan sonucu oluşur.
din üzere yaşamayan bir insanda ise şöyle bir durum vardır; iyilik yapar, kötülükten kaçınır vs. fakat tüm bunları yaparken bir amaç gütmez. vicdan mekanizması amaçsızca çalışır ve kişiyi iyi olmaya iter.
şems suresi\8: "..., sonrada ona 'hem kötülüğü, hem de sakınmayı' ilham edene andolsun ki!" ayette de görüldüğü üzere allah iyiliği ve kötülüğü ilham ediyor bura da ilham bana vicdan çağrışımını yapıyor. mevdudi tefsirine bakarsanız onunda vicdana atıfta bulunduğunu göreceksiniz. yani vicdan seni kötülükten alıkoyup iyiliğe iter. din vicdan denen kurumu anlamlandırır bir bilinç doğrultusunda hayatı idame etmeye yarar. tüm bunların getirisiyse paha biçilmez bir iç huzurdur. ve evet, dinin insan hayatındaki yeri ve önemi de aynı şekilde paha biçilmez iç huzurun ta kendisidir.