Bütün kadınlar annelik iç güdüsüyle doğar ve yaşamları boyunca o tarafa doğru (toplum tarafından) ittirilirler. Bir kadının iyi çocuklar yetiştirip, aileyi mental açıdan ayakta tutması beklenir. Sadece türk toplumu tarafından değil, neredeyse bütün toplumlar kadını bu şekilde görür. Onun için'dir ki kadınlar aslında toplumun ana taşlarını, yani birey sağlığını büyük ölçüde etkilerler. Buraya kadar gayet iyi yani eski insanlara göre iyisi bu imiş ama 21. yy kadınları değişik, güçlü ve bağımsız... mı acaba?
Bilinçli olan herkes hem fikir ki türkiye'de kadın olmak hayattan bezdiren bir olay. Toplum zihniyeti eleştirmeye o kadar açık, yeni kadın figürüne o kadar kapalı ki insan türkiye'de kadın olmaktan endişe duyuyor. Toplumun kadın hakkında ne düşündüğü, kadının kendi hakkında ne düşündüğünden daha önemli hale gelir oldu. Bu o kadar korkutucu ve can sıkıcı bir şey ki insan kendisini kendi beyninde bile baskı altında hissediyor bazen. O kadar cesaret kırıcı, özgüven düşürücü bir şey ki, insan kadın olduğuna isyan eder hale gelebiliyor.
Aslında buraya 'kadın olmak' ile ilgili yazılacak milyon tane problem ve bir tane de çözüm var o da toplum zihniyetinin değişmesi. Eh o da zaman alıyor tabi. Ya türkiye kadını toplumun yükünü sırtından büyük bir cesaretle kaldırıp toplumu yener ya da zihniyetin değişmesi için asırlar boyu bekler. Asırlar boyu beklemek milyonlarca kadın cinayetini içinde barındıracağından belki o zamana soyumuz kalmaz belki, belli olmaz bu işler.
