şöyle başbakanımızın sık sık diline doladığı, taraftarlarına yuhalattığı bir adamdan örnek vereyim de konu daha kolay anlaşılsın.
tek parti dönemidir. ismet inönü (bb'nın açıkça hitlere benzettiği adam) chp'ye (kendisinin lideri olduğu partiye) çok partili düzene geçilmesi için baskı yapmaktadır. siz bakmayın her fırsatta başbakanın tek parti dönemine laf çaktığına. öyle bir dönemde kendisi başta olsaydı muhtemelen kendi saltanatını ilan ettirip meşrutiyete geçerdi. türkiyenin çok partili siyasal hayata geçişinin arkasındaki en önemli faktör belki de ismet inönünün kendisidir.
kesinlikle adil olmayan bir seçimde (1946 seçimi) chp birinci parti olarak çıkmış ve halk demokrat partiye muhalefet kurma görevini vermiştir. ancak chp kanadından başbakanlık koltuğuna recep peker gibi sert bir adam getirilmiş ve demokrat parti üzerindeki baskı artırılmak istenmiştir. işte cumhurbaşkanı dediğiniz, böyle bir durumda kendi parti rozetini (ki artık cumhurbaşkanının parti rozeti taşıması mümkün değildir) bir kenara bırakıp olayları tarafsız değerlendirebilecek ve gerektiği yerde kendi partisine "otur oturduğun yerde" diyebilecek birisi olmalıdır. bunu yapamayacak insandan cumhurbaşkanı olmaz, olmamalıdır.
işte büyük ölçüde benim de şahsen çok fazla sevmediğim ismet inönü sayesindedir ki, demokrat parti sonrasındaki seçimlerde halkın desteğiyle iktidara gelebilmiş, adil seçimler yapılabilmiş ve türkiyeye demokrasi gelebilmiştir. sevin veya sevmeyin, beğenin ya da beğenmeyin, cumhurbaşkanı dediğiniz tıpkı ismet inönü gibi oturduğu koltuğun getirdiği yükümlülükleri bilecek cinsten bir insan olmalı ve duygularından çok devlet aklı ve mantığıyla hareket edebilmelidir.
