1- yerlerde sürünen diatta.
2- 90 dk. boyunca kendi aralarında paslaşan bjk defansı.
3- doğru düzgün pas veremeyen, deli dana gibi sağa sola dönen tello.
4 -üstüne şut gelmeyen marsilya kalecisi.
aynı beşiktaşı deplasmanda liverpool ve portoya karşı şöyle bir kafamda tasarlıyordum da aklıma hemen 5-0, 6-0 lık milan, leeds maçları geliyor.
hayır takım kendi liginde şahane top oynayıp da bu maçta durulsa diyeceğim ki " bu maça denk geldi " diye ama gel gör ki ligde bundan da berbat bir futbol oynuyor beşiktaş.
beşiktaşta izlerken hiçbir oyuncu bana heyecan vermiyor. hiçbir oyuncu tek başına maçı çevirebilecek bir yıldızmış izlenimi vermiyor bana.
umarım fenerbahçeyle bu akşam moraller biraz düzelir. yoksa son basketbol şampiyonasında olduğu gibi ruhsuz, tatsız, tutsuz bir maçlar silsilesi bekler bizi. al birini vur ötekine olur. hayır oynadığımız bu kupayı son yıllarda almış takımların evlerinde de maç yapacağız. bu anlayışla bu iki takım dinler mi seni, affeder mi senin en ufak bir hatanı? bakar mı gözünün yaşına, tek bir organize atağın, kaleye şutunun olmayışına?
yarın ertuğrul ligde iki maç kaybetse onu da gönderirler, yeni bir teknik traktör gelir. o da sıçar. sonra daha takımı tanıyamadım falan der. bir bakmışsın, bırak avrupayı, ligde de havlu atılmış. sene sonunda gelecek sezona umutla bakan bir beşiktaş nidaları. yeni transferler. yıldırım efendi afrika kabilelerine ucuz futbolcu bakmaya gider. sonra bu kez de uefa da şansımızı deneriz. bir sonraki yıl da tekerrür eder tüm söylediklerim.