"...eğer, bazılarının iddia ettiği gibi, bu okullarda herhangi bir dış ülkeden veya ülkemize düşman kuruluşlardan alınmış tek kuruşluk destek varsa, zaten hastalıklarla sonuna gelmiş hayatımı bizzat kendi ellerimle noktalarım..."
şimdi burada okulların dış kaynak almadığına kesin güven mi var, yoksa intihara meyil mi var?
diyorsunuzki fethullah gülen 28 şubatçılara yaranmaya çalışıyor. bu yaranma değil, bir gerçeğin ifadesidir. bu okullar öz be öz türk malıdır. herhangi bir şekilde dış kaynaklı değildir. ateist de olsa, milli görüşçü de olsa, ulusalcı da olsa, cemaatçi de olsa bu okullara herkesin sahip çıkması gerekir. burda bunun ifadesi vardır.
sırf fethullah gülen düşmanlığı yüzünden bu okullar heba edilmemelidir.
gelelim tayyip'in mevzusuna. tayyip efendi mitinglerde vakit namazlarını geçiren, alnı secdeye cuma'dan cuma'ya değen birisi haline geldi. çevresindeki yalakalar yüzünden kendisini zillullah, halife-i ruy-i zemin veya dünya lideri olarak görmeye başladı. kendi kabinesindeki bakanları bile insan yerine koyup konuşmuyor, istişare etmiyor, sadece talimat veriyor. artık kibir, ucb ve şöhret tayyip'in iliklerine kadar işledi.
bundan dolayı tayyip muvazenesini kaybetti. konuşunca hata yapıyor, dili sürçüyor. kendini çok üstün gördüğü için merhametimiz gazabımızı aştı diyor. bu dil sürçmesi ancak kendi kibrinden kaynaklanıyor. benim veya sizin yüz bin kere dilimiz sürçse bunu demeyiz çünkü ruhumuzun en ücra köşesinde bile böyle bir düşünce olamaz.
şimdi tarafsız gözle bakalım. tayyip gerçekten kendini çok üstte görmeye başladı. kibri ve gururu tüm ruhunu ele geçirmiş durumda. bunu kim inkar edebilir.
bu noktada fethullah gülen'in türk okullarına zarar gelmemesi için yazdığı ve kendi nefsini yerin dibine sokarak 28 şubatçılardan ricacı olması nerde; tayyip'in kibirli ruhundan süzülen o çirkin sözler nerde...