az önce yokluktan şu yalan dünya zımbırtısına bakıyorduk.
ben saçma salak esprilere deli kahkahalar atıyorum. sen telefonun diğer ucundasın, arkadan sesimi duyuyorsun.
telefona istiyorsun beni, ne oldu iyi misin, diye.
iyiyim tabi, hayatımda sen varsın.
yok ama tatmin olmuyorsun, bu deli kahkahalar sinirli olduğumda oluyor çünkü.
dizinin bir yerinde bu esas oğlan -beyaz'ın oynadığı- ablasına her gün bir şey yapıyor. onunla ilgileniyor.
aklıma temmuz ayı geldi.
ramazan ayı. yengem annesine gitmişti.
sen oruçlu halinle yorgun argın işten geliyorsun. iftarı yapıyoruz, o yorgunlukla beni dışarı çıkarıyorsun.
o sahilde otururken duygulu konuştuğunda saçma salak ağlamalarımdan ters giden bi şeyleri seziyorsun ama hiç sormuyorsun.
sorsan anlatamazdım zaten.
"sen diyorsun çok mutlu olacaksın bak inan, azıcık beklemen lazım belki."
ne bu gözyaşları be!
nereden geldi pazar pazar aklıma.
sen benim öz abim olsan bu kadar olamazdın, bu kadar gönlüme dokunamazdın.
ne diyim. canımsın.