1945 temmuzunda almanlar, 1 yıllık ablukanın ardından norveçe girmişlerdi. artık ülkenin her yanını bifiil kontrol altına alan naziler, askeri-politik hedeften çok, önemli gördükleri bir hedefe daha yönelebileceklerdi artık.
o da, ağır su adını verdikleri teknolojiye sahip, nors nükleer santraliydi. şayet ağır su damıtma işlemi yapabilselerdi, atomun o korkunç yıkım gücünden faydalanıp, atom bombası üretebileceklerdi. mihverin atom bombası üretmesi demek, dünyanın yüksek olasılıkla sonuna ulaşması demekti.
işte bunu haber alan ingilizler, norveçli milliyetçi gençleri, yaklaşık 13 hafta kadar idmana tabii tuttuktan sonra, nazilerin damıtmaya başladıkları terminale gönderdi. amaç heavy water'ı sabote etmek, terminali ortadan kaldırmaktı. böylece, dünya kurtulacaktı.
yakalandıkları takdirde, sorgusuz sualsiz öldürüleceklerini bilen 3 cesur genç, ilk iki girişimden sonuç alamamalarına karşın, üçüncü denemede tesise ağır tahribat verdirerek, olası tehdidin önüne geçmiş oldular.
hoş, aksi halde de durum çok olumlu değildi. ancak, hitler'in bu teknolojiyle sonlara doğru yenik sürdürdüğü savaşı lehine çevirip kaçınılmaz bir yıkıma sürüklemesi de muhtemeldi.