yarım kalan bir aşk hikayesi

entry145 galeri
    123.
  1. (bkz: devam ediyor)

    yolun bu tarafındaki insanlar karşıya geçmek için yürüyorlardı, karşıdan gelenler ise bu tarafa geçmek için. ama yolun tam ortasında duran biri vardı. bendim o duran. birkaç saniye bekledim durduğum yerde ve döndüm geriye. düştüm gökyüzü gözlü kızın peşine.
    nereye gidiyordu günün bu geç saatinde? bilmiyordum ama bilmek istiyordum. çünkü merak ediyordum. adı selin di. yaklaşık dört buçuk ay önce bir parktaki bir bankta uyuyakalmışken ben, o baş ucumda uyanmamı beklemişti.

    hatırlıyorum da ne kadar güzel bir gündü öyle. aslında selin le tanıştığım günden bir önceki gündü güzel diye bahsettiğim. güneş pırıl pırıldı, sanki ilk kez doğmuştu dünyaya. önceki gece uzun süreli bir sağanak vardı. geceyi ıslatıp, sokakları temizleyip çekip gitmişti yağmur. ben de bütün gece yağmuru izlemiştim pencere kıyısında. bir deniz yoktu şehirde ama ben duyabiliyordum dalga seslerini, martıların kanat çırpışlarını hissedebiliyordum. yağmuru bu yüzden severdim. denizi olmayan şehirlere gökteki denizi getirirdi. işte o gece bekledim güneşin doğuşuna kadar. uyuyakalmışım gece bittikten sonra her zamanki gibi. öğleye doğru uyandığımda havada olağanüstü bir güzellik vardı. belki de bu güzelliğin sebebi selin di. gözlerimi açtıktan saatler sonra görecektim onun gözlerini..

    her zamanki gibi kahvaltı yapmadığım bir sabahtı. aslında öğlen oluyordu zaman. . buz gibi suyla duş aldıktan sonra lisede okuyan kardeşime harçlık göndermek için dışarı çıkacaktım. üstüme geçirdiğim daha önce hiç ütülenmemiş olan küçük kareli bordo bir gömlekti.. altıma lacivert kot pantolonunu çektim. çıktım dışarı. merdivenleri seri bir şekilde indikten sonra apartman kapısını sertçe ittim. yine yanılmıştım. bu eve taşındığımdan beri hep çekmek yerine itiyordum kapıyı, hayatıma girip bazı şeyler götüren insanlara yaptığım gibi. apartmandan çıktığım gibi evin ilerisindeki büyük meydana yürüdüm. hızlı hızlı yürüyüp kardeşime çabucak harçlık göndermeli, sevindirmeliydim keratayı. meydandaki kavşağın oradaki büfelerin yanında bulunan bankamatiğe yöneldim. sırada üç kişi vardı. beyaz saçları fötr şapkasından fırlamış yaşlı bir amca, kıvırcık sarı saçlı genç bir kız ve hemen önümde baş örtülü bir teyze. bulutsuz bir gökyüzü vardı geceki sağanağa rağmen.. yaşlı amca işini yaptı ve ağır adımlarla geldiği yer olduğunu tahmin ettiğim yere doğru gitti. sırada daha önce görmediğim güzellikte sarı saçları olan genç bir kız vardı. parıldayan güneşin altında daha da hoş duruyordu saçları. bir an için merak ettim yüzünü. sonra boşver dedim içimden. senin sevgilin var dedim. evet var ama seni sevmiyor, sevmeyen bir sevgilin var diye döndü iç sesim. olsun dedim benim çok sevdiğim bir sevgilim var dedim iç sesime. iç sesim karşılık vermedi ben de sustum bu sessizliğe.. sarı saçlı kız da işini halledince bankamatikten narin başını kaldırdı ve her şey o anda oldu. gökyüzünü bu gözlerde daha önce hiç olmadığı kadar güzeldi.

    (bkz: devam edecek)

    (bkz: yarım kalan bir aşk hikayesi/@callofcu)
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük