5-6 yaşlarındaydım, eski vakitler tabi, böyle bakkal dükkanları gibi oyuncakçılar vardı. o zamanlar şu majorette tarzı minik arabala pek bir modaydı. e küçük çocuğuz tabi, oyuncakçının önünden geçerken arkadaşlarımın vın vın sürdüğü o minik arabalardan gördüm ve "baba baba bi tane küçük araba alsana nooolur" dedim. o an bulunduğumuz yer Bursanın merkezi, bilen bilir, osmangazi alt geçidinin Heykel ve inönü caddesine doğru çıkan tarafı değil, diğer tarafı, hani otopark vardı eskiden orada, ahmet vefik paşa tiyatrosunun arkası, böyle yere basınca su fışkırtan bir çeşme vardı garip, şimdi ne var bilemem. işte tam orada babam afedersiniz götüme bi tekme salladı, " yürü lan itoğlu senin yaşında aile geçindiren adamlar var " diye, artık kime neye kızdıysa... yaş otuzu geçti hala babamdan birşey isteyemedim, nasıl gaza geldiysem ortaokul, lise, üniversite falan hep özel okullarda parasız - burslu okudum, ama yinede kendime bir küçük araba alamadım.
sağolsun eşim bu hikayemi anlatınca çok üzülmüş, bana ufak bir araba almış, ilk ufak arabam o oldu. inşallah ilerde çoluk çocuk olunca ona vercem.
niye mi bu hikayeyi anlattım, acitasyon olsun diye mi? valla o ana baba ben olsam, çocuğuma imkanım varsa istesin yüzbini geçtim, milyonluk tekne alırım, sonra oturur onunla beraber ağlarım.
ha imkanım yoksa götüne tekmeyi basarım, babadan böyle gördük...