sözlük yazarlarının itirafları

entry163195 galeri ses32
    95068.
  1. Doğdum doğalı baba tarafından tiksiniyorum sözlük. Tabi bu durumdan babamı tenzih ediyorum, adam gibi adamdır kendisi, lakin aile fertlerini görecek gözüm yok. Babamla annemin evliliğine karşıymışlar, o nedenle de ailenin ilk çocuğu olan ben, henüz annemin karnındayken anneme çok baskı yapmışlar ''o çocuğu kürtajla aldıracaksın'' diye. Tabii annem ve babam buna sert dille karşılık vermişler. Büyükbabam,yani annemin babası, ise apayrı bi insandır, adeta bir çılgın. Bunu duyunca almış emektar silahı basmış bunların evini ' ya o çocuk doğacak, ya da ben sizi vururum ! Rahat bırakacaksınız bu çocukları ' demiş. Tabi hepsi öyle sus pus kalakalmışlar, ve bir ağustos günü ben dünyaya gelmişim.

    Annem ise tek kardeş. Daha doğrusu bir küçük kardeşi varmış önceden, hiç göremediğim dayım. Oldukça yakışıklı biriymiş dayım, kasabadaki kızları peşinden koştururmuş adeta. Arkadaşlarına uymuş, okulu bırakmış, operatörlükte iyi para var diyerek. Dayım, ben doğmadan 6 sene önce kepçenin altına kalarak vefat etmiş. Hatta bunun üzüntüsü anneannemi perişan etmiş, bundan dolayı da annem üniversiteyi bırakıp evde anneannemle beraber kalmaya, ona destek olmaya karar vermiş, okulu bırakmış.

    Anneannem ise hayatın her türlü acısını yaşamış, buna rağmen hala sapasağlam ayakta kalmayı başaran bi kadın, biricik sevgilim benim. Beni çok sever, çünkü saçlarımla, hal ve hareketlerimle falan dayımın aynısıymışım. Yeri gelir bana sesleneceği zaman vefat eden oğlunun ismiyle seslenir, sonra bi bakarım yatak odasında dayımın resmine bakarak ağlıyordur. Kıyamam ben ona, benim bi tanemdir anneannem, her derdime ortağımdır.

    ilk paragrafta belirttiğim üzere, baba tarafından nefret ettiğim için doğru düzgün bi hala/amca sevgisi yaşayamadım ben. Dayım da ben doğmadan vefat ettiğinden, dayı/teyze sevgisi de yaşayamadım hiç. Bu her zaman içimde bi yara olarak kaldı. Halasıyla, amcasıyla alışverişe, futbol maçına giden arkadaşlarımı gördükçe içerlenirim kaderime,haşa, 'ama nolurdu benim de amcalarım biraz insan olsaydı? ' derim. Yahut dayımı görmeyi çok isterdim mesela, bana çok benziyormuş dediklerine göre.

    Vesselam, bugün anneannemi ziyaret etmeye gittim yine. (bkz: berberdeki ayna) başlığında da belirttiğim gibi, dün saç tıraşı oldum, ve yine dayımı anımsattım sanırım anneanneme. Her iki lafımızdan birinde dayımdan bahseder oldu yine gözleri dolu dolu oldu, üzülsün istemiyorum o yüzden konuyu dağıtmaya çalışıyordum sürekli. Neyse yemeğimizi yedik oturuyoruz yine, anneannem uzun uzun bana bakmaya başladı ve biraz sonra döktü içini '' ne kadar güzel olmuşsun oğlum, sevgilin falan var mı ? '' Sevgili lafını da nereden öğrendiyse canım benim, sanırım televizyondaki sevgililer günü saçmalıklarından. Yoksa öyle konuşmaz benim anneannem, anadolu kadınıdır. '' Hayır anneanne, yok sevgilim falan, gerek de yok şimdilik '' dedim. Sıcak bi gülümseme kondurdu yine yüzüne, '' allah nasip kısmet etse de bi de evlendiğini görebilsem keşke, ama zor... '' dedi. içim burkuldu tabi, ne dediğimi bilmeden '' görürsün tabi anneanne, daha gençsin sen '' dedim. O an aslında büyük bi pot kırdığımın farkında dahi değildim. Anneannem yine manalı manalı baktı, o güçlü ama bir o kadar hissiyatlı tavrını takındı: '' Fatih.. bak sana bi şey diyeyim. gençsin diyorsun ama... hani dayın? ''

    Bi şey diyemedim o an, kilitlendim kaldım. Gözlerim dolu dolu oldu, ama özür dahi dileyemedim. Anneannem yine dayımla ilgili yaşanmışlıkları anlattı, bu sefer ben de ağladım ama göstermedim yüzümü ona, o da benden kaçırıyordu gözyaşlarını. O da ağladığını görmemi istemez çünkü, üzülürüm ben, bilir. Ama saklayamaz da işte.

    Tüm gün aklımdan çıkartamadım bu konuşmayı. insanın; günlük dertlerini, yokluk sandığı küçük maddiyatları, hepsini atası geliyor çöpe, böylesine acı tecrübeleri edindikçe ve dinledikçe. Ama insanız işte ve o kadar aciz,o kadar sefil yaratıklarız ki hayattan çıkarttığımız dersler sürekli olmuyor. Unutuveriyoruz bildiklerimizi hayatın akıp giden temposu içinde. Uyuveriyoruz, kim bilir belki de ''hayatın gerçek kuralları''na. Ve bunları duyunca da, bilmem kaçımız utanıyor acaba dert ettiği saçmalıklardan? Ne olursa olsun, eğer bugün yatmadan önce bi şey dileme hakkım olsaydı, hayatımı kendi emeğimle ve doğrularımla yaşarken bugün anneannemle aramızda geçen konuşmanın da sürekli bana hatırlatılmasını dilerdim. Çünkü hayat,''genç'' ve yahut ''çocuk'' dediklerimizin bile aramızdan ansızın ayrılabileceği kadar acı sürprizlerle dolu olabiliyor.

    Bu hislerimi döktüğüm uzun yazıyı buraya kadar okuyan varsa, kendilerine teşekkürü borç bilirim. Zaman kaybı olarak niteleyen arkadaşlar da olursa, onlardan da özür dilemek boynumun borcu yine. Hakkınızı helal edin.

    Her ölüm erken ölümdür
    Biliyorum tanrım.

    Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
    Fena değildir...

    Üstü kalsın...

    Cemal Süreya
    42 ...