bu noktada yapılan itiraz sanıyorum türban takan kızın doğu-islam değerlerini benimsemesine rağmen batı değerlerinden birisi olan "markalı ayakkabı"yı tercih ederek bir çelişki yarattığı hakkındadır.
neden özellikle konvers markasının bu konuda tercih edildiği ayrı bir mevzudur. zira gözden kaçan ve hata yapılan nokta kapitalizmin hiçbir şekilde din-ırk dinlememesidir. 1980 öncesine kadar belirgin bir kapitalist yaşam biçiminin türkiye'de var olmamasından hareketle, yaşamını biçimlendirmede evrensel değerlerden ziyade dini simgeleri seçen kitlenin kapitalizme yani bir başka deyişle burjuvaziye eklemlenmesinde zoruluklar olduğunu görüyoruz. şimdilerde yaşadıklarımız da esasında bunun bir sonucudur. yani şeriat, haram gıda türevi endişelerin esasında boş olduğunu ve malum güruhun amacının burjuvaziye eklemlenmekte yattığını görüyoruz. peki bu noktada kapitalizm affeder mi? yani, hakim kültürel değerlerin islami açılımlara yayılmasında kapitalizm ne yapar? elbette affetmeyecektir, bugün risotto yiyenler yarın viski de içeceklerdir. dolayısıyla her ne kadar risotto-converse örnekleri birbirinden ayrı da olsa kimse kapitalizmi "tesettür defileleri"yle yenemeyecek, yontamayacaktır. sermaye adamı öyle bir yontar ki aklınız şaşar.
