kişinin hayal ettiği üst benliğiyle, yine hayal ettiği karşı benliği güzelce birleştirerek hayal kurması, bu hayalden mutluluk duyması, mutlu oldukça daha fazla hayal kurması ama yavaş yavaş sis perdesi inip gerçeklerle karşılaşınca mutsuz olması, ama hayalin verdiği mutluluktan da vazgeçemediği için bu çelişkilerin ruhu yaralaması biçiminde süregelen hayali aşktır. gerçek aşk mıdır bilinmez ama gerçek olursa aşk olmadığı kesindir, zaman içinde unutulmayan fakat, acının yerini tebessümün aldığı halet-i ruhiyedir.