ismet Özel iyi bir şairdir ama iyi bir şair olmak demek deli saçması üretemeyeceği anlamına gelmeyecektir.
Dinin etnisite ile bir araya geldiği alan yahudiliktir. ibrani kavminden olmayanların, çoğu yahudiye hatta ve hatta mahkeme kararlarına göre yahudi olması mümkün değildir. Yani yahudilik temelini etnisiteden alan bir dindir.
islamiyet ise herkese açıktır ve müslüman olacak kişilerin etnik kökeni önemli değildir. islam için önemli olan imandır. imanı kuvvetli olanın etnik kökenine bakılmaz.
O zaman nerden çıkmaktadır bu "müslüman olmayan türk değildir" safsatası... Acaba Amerika'nın ılımlı islam projesiyle alakası olabilir mi? Çıkış noktası burası olmasa bile, amerikanın ortadoğu'daki tek kurtuluşu ılımlı islam'da görmesi ve burada ülke yönetimlerini ılımlı islam üzerine şekillendirme çabaları sonucu bu tür görüşlerin artmasına ve hatta desteklenmesine neden olmuştur.
Peki, çoğu kişinin ve hatta günümüz hükümetinin savunduğu ümmet yapısına ne olacaktır? Osmanlı yüzyıllar boyunca etknik bir yapıyı değil ümmet yapısını dikkate almıştır. Diyebilir miyiz ki Osmanlı bir islam devleti değildir?
Etnik kökenli bir islamiyet anlayışının temeli nereden kaynaklanmaktadır. Kavun karpuz seçer gibi "sarı saçlı, mavi gözlü" gibi tespitler yapılacağına, bu etnik tercihin islamiyetteki yerinin hangi temellere dayandırıldığı da belirtilirse biz müslümanlar da biraz olsun aydınlanmış oluruz.
edit: ismet Özel'in ırk üzerinden bir türklük tanımı yapmadığı yönünde eleştiriler var. Söz konusu tartışma ve başlığın içeriği ırksal bir anlayış üzerinden ilerlediği için, entry bu tanım üzerinden ele alınmıştır. Ancak ismet Özel'in dini bir kimlik üzerinden ele aldığı gerçeğini değiştirmeyecektir. Yani kafirlere karşı savaşmamış bir türk, dolayısıyla müslüman olamayacaktır ya da müslüman sayılsa bile, müslüman bir türk sayılmayacaktır. Burada da kimlik üzerinden yapılmış bir sınıflandırma vardır.
Sonuç olarak ismet Özel'in, türklüğü ırksal bir boyutta tanımlamaması, kimlik üzerinden islamiyeti sınıflandırdığı gerçeğini değiştirmeyecektir.
