acep şu ev neden böyle ıssız, sönük, karanlık?...
Bak içinde ne bir mum var, ne bir çocuk sesi var.
Kapısında bir aç toprak, bacasında viranlık;
Nerde ise temeline tüneyecek baykuşlar!...
Eğer bura bir ölüye mezar dahi olsaydı,
Yine onun eşiğinde ayak izi olurdu.
Zira ana kucağında bıraktığı evladı
Bir gün baba mezarını arayarak bulurdu.
Ah, ne olur şimdi şuradan biri çıksa, ses verse,
Bana büyük, görülmemiş bir keramet gösterse...
Ben bu şeye şu dik başlı felsefemle inansam.
Evet, ruhum hayat sesi, insan sesi dinlese,
Hatta o ses feryat olsa, acı acı inlese...
Ben bu hale şu yaralı yüreğimle katlansam!...