çocukken minik kağıtlara yazar, baktığı aynaya yapıştırır ya da çantasına atardım. telefon defterinin s harfi ile başlayan ayracına yazardım, ansızın karşısına çıksın diye. fakat hiç söze dökemedim. büyüdükçe daha da zor olacağını bilseydim, hep söylerdim o zamanlar.
şimdi ne zaman dilimin ucuna gelse, gider sarıp sarmalar öperim. söyleyemem hala. söylemek zor olmamalı. alt tarafı iki kelime aslında değil mi? fakat bu iki kelimenin en ağır olduğu zaman, annenin gözlerine bakılan andır. öyle yoğunlaşır ki duygular bu iki kelimenin ardında, öylece kalır... söylersem ağlarım. sonra o ağlar. insan hiç annesini sevdiği için ağlar mı? ya da bir anne sevildiği için ağlar mı? böyle tezatlıkların işidir anneye seni seviyorum demek.
ama biliyorum ki, söyleyemesem de, dudaklarımın sıcaklığından anlar o hep onu çok sevdiğimi.