türkiye'deki en büyük hatalardan birisinin gün yüzüne çıktığı söz. partilerle ilgili yasalarda ve tüzüklerde şu vardır. milletvekili, bağı olduğu partiye uymak zorundadır, yani parti başkanı ne derse diğerleri de onun dediğini yapacak. arkadaş ben bunu anlamıyorum, milletvekili demek milletin vekili demek. vekil demek temsilci demek, ve her vekilin bir vicdanı var demi. tamam vekiller verdikleri karar ve yasa oylamalarında sadece vicdanlarına karşı sorumludur da, sırf parti başkanı istiyor diye vicdanına ihanet etmek nedir. tamam bi el birliği sağlanır birlik yapılır anlarım da, adam istediğini değil, yapması gerekeni yapıyor. bi de şunu anlamıyorum, parti içi muhalefet oluşursa hemen partinin ileri gelenleri onları tasfiye eder. misal, chp de mustafa sarıgül 'ben chp genel başkanı olmak istiyorum' dedi, orayı saltanata çeviren deniz baykal hemen partiden ihraç etti adamı, kılıçdaroğlu'nun gelmesi de o seks kasetiyle oluştu yoksa bırakmazdı baykal. ya da fenerbahçe'de aziz yıldırım kendine rakip çıkan saadettin saran ı ihraç etti. yani böyle çok örnek var ben aklıma gelen 2 örnek verdim dieğer parti ve takımlarda da vardır bu durum sadece 2 örnekti bu. şimdi az insaflı olmak gerek, siz koyun musunuz, o parti lideri çoban mı ? her dediğini yapmak zorunda değilsiniz arkadaşlar az bireysel davranın. o zaman 350 akp milletvekilinden ihanet edenler! dışındaki hepsi yolsuzluğu savunuyor. az bireysel düşünün allah aşkına !
