bir de böyle içine anılar sıkışmış sanki bu türkünün, gözümün önünde türlü türlü hatıralar.
bir bank.
bir mezar, bir ağlayan baba.
canı yanmış bir kadın.
avuçlarımın içinde biraz toprak.
beyaz çıtır çiçekleri olan bir ağaç, bir kırık uçurtma.
ümitle yeşeren bir erik ağacı, "ikimizin".
çok mutsuz olduğun bir anda, kocaman bir insan gibi gözlerine bakarak göz kırpan bir çocuk ve yine göğsüme dayanmış ağlayan aynı çocuk.
araba içinde ardımda kalan bir görüntü, bir ayrılık...
bir yalan, bir gerçek.
bir hayal, kıvırcık saçlı bir kız çocuğu.
bu kadar şeyi içine nasıl hapsetmiş bu türkü?
--spoiler--