ardı arkası kesilmeyen anlardır. insan kaç kez "hayat çok acımasız." diyebilir ki?
kişiden kişiye değişir eyvallah da, herkes kendi hayatından mı mes'uldür? bence değil. sevdiğiniz insanların hayatından da sorumlusunuz ve bu yüzden acı çekmeye mahkum oluyoruz. ama şöyle düşünenler de var-hiç tasvip etmem-, fedakarlık diye bir şey yok, bu kadar saf olmayın diyorlar.
bunu diyen adam/kadın ileride ebeveyn olacak ya, işte bu da aslında hayatın acımasız olduğunu gösteriyor.
liseye başladığında ailenden ayrılırsın. aran iyi değildir, onlardan ayrı yaşarsın. tamam lan olgunum ben yeaa dersin. hayat acımasız aga. biz de böyle yaşayacağız dersin. ama tam o anda öyle bir şey olur ki... işte böyle cümlenin devamını bile getiremez duruma gelirsiniz. sevgiliniz ölür mesela. ölümden daha kötü ne koyar adama? özellikle bir erkeğe? kelimeler yetmez. anlatamazsın. yaşamayan bilmez. erkek korur kollar derler. evet öyle. o kızdan ben sorumluydum. ama o kız öldü arkadaş. ve ailesi beni suçladı hep. nasıl yıkılıyor insan. nasıl "hayat bu kadar acımasız mı ya?" sorusunu sorduruyor kendine.
sen daha 17 yaşındaki bu acıyı tadarken, tamam ya dersin. bundan daha acımasız olamaz hayat dersin. fakat henüz yolun başında olduğunu unutursun.