bu aralar şaşırtandır. balyoz ve ergenekon davaları üzerinden adil (!) yargımıza çakmıştı.
bugün silah arkadaşlarına/askerlerine pek bir vefalı (!) olan ete soğan doğramayan komutanlara çakmış!
---- alıntı ------
Sayın komutanlar; Özkök ve Yalman paşalar...
Hepsi arkadaşınızdı...
Harp okullarında, akademilerde yan yana oturmuş, aynı karavanayı paylaşmıştınız.
Türkiye Cumhuriyeti nin kahraman ordusunun silahları üzerine birlikte el koymuş, omuz omuza yemin etmiştiniz.
Devletin bugün bile hala terörist dediği adamlarla savaşırken, kim bilir kaç arkadaşınızı şehit vermiş, annelerinin, babalarının, eşlerinin, kardeşlerinin, çocuklarının, arkadaşlarının önünde, birlikte toprağa vermiş, kaçı için birlikte gözyaşı dökmüştünüz.
işte o insanların ne onurları bırakıldı ne özel hayatları...
Ne evleri kaldı ne barkları...
***
Suçlandıkları yıllarda onların komutanıydınız...
Sorumluluk taşıyordunuz...
Parya muamelesi gördükleri mahkemelerde, umutsuzca seslendiler sizlere:
Gelin, bildiğinizi anlatın dediler.
Ete soğan doğramayız dediniz.
Bin dereden su getirdiniz.
Çok üzülüyoruz dediniz.
Allah yardımcıları olsun dediniz; kendi elinizden gelecek yardımı bile Allah a bıraktınız.
Her şeyi söylemek, her bahaneyi uydurmak aklınıza geldi...
Geldi de, bir tek 2004 yılında Milli Güvenlik Kurulu nda attığınız o imzalar mı aklınıza gelmedi...
Diyemez miydiniz, o olağanüstü yetkili önyargının önüne çıkıp:
Kardeşim siz burada neyi, kimi yargılıyorsunuz?
Diyemez miydiniz:
Arkadaşlarımızın omzuna suç diye yüklediğiniz o ıslak imzaların dik âlâsını, bu hükümetin başta Başbakan ı olmak üzere bütün üyeleriyle birlikte biz de attık...
Hiç mi aklınıza gelmedi?...
Yoksa işinize mi?...