ben o dönemdeki kürt aşiretlerinin tutumu ve devlete karşı fazlaca sivrilmeleri mevzusunu bir kenara bırakarak şunu söylüyorum;
tamam bu insanlar devlete isyan ettiler, vatandaşın yaşam hakkını temin eden devlete isyan meşru değildir ancak neden hozat kaymakamı babalarını görmek isteyen 2 çocuğu süngületerek çocukları babalarının yanına ''gönderdi''. neden auschwitz ya da nazi kampları gibi insanlar hiç de insani olmayan şartlar da sorgulandılar?
ya bu kadınların suçu neydi? bu nasıl bir reziliktir ki insanları anadan doğma soyuyorsunuz ve bir yerden bir yere zorla tehcir ediyorsunuz. bu kadınların suçu neydi? (img:#259354)
bir hayvan gibi boyunlarına bukağı vurulmuş bu ihtiyarların suçu neydi? https://galeri.uludagsozluk.com/r/121648/+
ben devlet aklını çoğu zaman savunmuşumdur. devlet ve millet farklı yapılarn bir arada gönüllülük esasına binaen bir araya geldiği kurumdur. meşru şartlar haricinde isyan zulümdür, zulmün karşılığı elbetteki ya dar ağacı ya da kurşun olmalıdır ama bu kadınlara çocuklara sirayet etmemelidir. onlarca insan dersim'den tehcir edildi, anaları babaları öldürülen çocuklardan (sağ kalanları tabi ki) batı'daki ''makbul vatandaşlara'' verilerek asimile edildi. bu zulüm değil de nedir?
dersim'in başlangıç noktasında devlet, bitişinde ve o zulümlerden sonra ise dersim halkı haklıdır. hiç kimse vatanseverlik, milliyetçilik gibi kendilerine enjekte edilmiş saçmalıklarla ''oh ne iyi oldu'' deme cehaletini ve canavarlığını göstermemeli.
yahu 1000 yıllık dersim'in adını devletin ''tunç eli'' yaptık. daha ne olsun.
sonuç olarak, başlangıcı isyana karşı meşru devlet hareketi iken uygulamalarda katliama dönüşmüş türkiye tarihinin utanç verici hadisesidir.
ayrıca tunceli adı değiştirilmeli ve dersim ismi iade edilmelidir. hoş hiçbir dersimli, tunceli lafzını kullanmıyor zaten ama tabela da değişmelidir.
bu olayın birden fazla yönü var ve tek bir tarafa tarafgir olmak zulümdür cehalettir, aptallıktır.