günaydın; elinde taraf, sabah, takvim, akşam, yeni şafak, radikal gibi gazeteleri olanlar. günaydın; NTV den spor yorumlarını, star dan acun un programlarını takip eden, haber kanallarını günden güne takip eden, ekonomi haberleri, yorumları oturup dinleyenler. günaydın; televizyonda niye reklamlar sürekli dönüyor diye şikayet eden, düzgün program olmamasını hala genel bir eleştiri gibi yapan herkese.
altı ay önceydi, hatırlar mısınız? taksim gezi parkında ağaçların kesilmesine bir grup insan tepki göstermiş, ağaçların önünde nöbet tutulmuş, çadır kurulmuştu. sonra onları sabahın köründe biber gazı eşliğinde oradan atıp çadırları sökmek için polisler, belediyeden görevliler geldi ve son derece gaddarlardı. bunu gören ve tepki gösterenler geldikçe, polis sayısı, atılan biber gazı ve tomalar arttı. taksim'den başladı da olay ülkenin tüm kentlerine sıçradı.
bu arada altı tane vatandaş öldü. şimdi bakalım biz bugün neyi konuşuyoruz?
gezi olaylarının provakasyon olup olmadığını. arka planda dış güçler olup olmadığını. hatta 2014 te iddianame hazırlanıp gezi olaylarının hükümete karşı bir darbe girişimi olarak bir davaya konu olacağı. yeni ergenekon ve balyoz süreçleri yani.
Ne oldu da altı ay önce neşeli şen şakrak ve umutlu insanlar bugün karalar bağladılar? çünkü bir kısmımız veya az-çok herkes iradesini, kararlılığını, özgürlüğünü rafa kaldırdı. Tamam her gün meydanlara dökülmek zorunlu değil ama, bu düşünceler bu ülke insanlarını daha iyi bir hale getirmeliydi, bizleri değiştirmeliydi. Belki değişiklikler olmuştur, bilemiyorum. Ama şu kesin ki göremiyorum ve seçemiyorum. Çünkü her ne kadar gezi olayları büyük bir komplolar katarını sağlam sarstıysa da herhangi bir vagonunu raydan çıkaramadı. o yüzden, olan biteni, yaşanan haksızlık ve adaletsizlikleri göz ardı ederseniz, geride tutunacağınız birşey yok. biri gelsin de kurtarsın diye düşünenler beklemesin, ortak kararlılık olmadan bu işler olmaz.