ilerleyen günlerde, babam işin peşini bırakmamı birkaç kere tembihledi. Dinlemedim tabi. Sanıyorum ki onu da sıkıştırıyorlardı. Bir şekilde yıldırabileceklerini sandılar sanırım, daha Castielaoh'u tanımıyorsunuz tabi. Aile büyükleriyle konuşmaya karar verdim. Önce babamdan rica ettim, git konuş o söylesin kim uğraşıyorsa bu işle bıraksınlar işin peşini dedim. Konuşmak istemedi. O istemiyorsa ben konuşurum diyip, evlerine gittim. Durumu anlattım. Şimdi yanlış anlaşılmasın sözlük, kendim adına hiçbir korkum yoktu, ancak olur da kıza birşey yaparlarsa vicdan azabı duyardım. Büyükbabam durumu dinledi, ben bir kontrol ederim dedi. Ancak bir isteksizlik sezdim kendilerinde.
Birkaç gün sonra, babam geldi. Konuşmuşsun büyükbabanla dedi. Evet dedim. Bir yaptırım falan olmayacak ama, bu iş de hemen bitecek demişler efendim. Anladım ki bir yere vardırmayacak bu konuşmalar bizi. "O" ya durumu anlattım. Birkaç haftadır bununla uğraştığımı, ancak çözemediğimi dürüstçe belirttim. O da bana kendisine ikinci bir mail geldiğini itiraf etti. Türkiye'ye giriş yasağının bütün ailesine uygulanacağına dair. Bende ailemin durmunu açıkça belirttim. Devam edecekse böyle tehlikeler olacak, seni de kimse istemeyecek dedim. Tek bir soru sorduğunu hatırlıyorum, "Zorla açtırır mısın başımı?" dedi. "Ben karışmam, senin seçimin" dedim. O zaman yapsınlar istediklerini dedi.
Efendim meğerse, bu kız aileden değil, kendi isteğiyle kapanan bir kızmış. Ailesi de öyle değilmiş. Liseye başlayınca ailesine durumu anlatmış, onlar da sen bilirsin kızım demişler. Bu yüzden bu işi çok sahipleniyor, kendi seçiminin arakasında durmayı çok istiyordu. Bende saygı duyuyordum. Kendisine ve ailesine yapılacak yaptırımlar umrunda bile değilmiş gibi davranıyordu. Cesareti hoşuma gitti. Bu noktadan sonra, kız tarafı böyle davranıyorsa, - daha önce de böyleydim tabi de - benim kendisine ya da ailesine birşey olmasına izin vermeme imkan yoktu.