sorumluluk korkusu da denilebilir. malum kişinin bayan ya da erkek olması pek fark etmiyor. sorumluluktan kasıt aslında bir kişinin sorumluluğu değildir bir hayatın sorumluluğudur. o kişinin ailesinin senin de artık ailen olması, kültürünün harmanlaşması, sıkılmak, sevginin, saygının bir gün öneminin kalmaması gibi bir çok sebep vardır. evlilik korkusu beraberinde yaşlılık ve yalnızlık korkusunu da getirir.
neden evleniyoruz sorusuna üst üstüne gelen mantıklı cevaplar ikilemde bırakır insanı
ögürlük; heyecanı, alternatifleri, sorumsuzluğu ve bencilliği insanın içine işleten duygudur. ama nereye kadar özgürlük insana mutluluk verir o da ayrı bir konudur. bütün arkadaşlarının evlenmesi hemcinslerinle paylaşımlarının azalması sinir bozucu bir durumdur. yaşlanınca yatağında tek başına ölmek sadece kendin için yaşamış olmak bazen ürkütür insanı. çünkü, annelik babalık kavramına sadece çocuk gözüyle bakabilmişsindir son nefesini verirken. cenazende yakın arkadaşların ve eski sevgililerin bulunur sana hoşçakal demek için. ve kaç gün senin için yas tutabilirler, kaç bayramda mezarına gelip seninle bayramlaşırlar.
bütün bunların üzerine toplum baskısı da eklenir. herkes evleniyor korkulacak bir şey yok galiba diye bir düşünce gecer akıldan. ama yine de korkulur " ya o değilse? "
" ya değişirse? " sorgulamalarına girersin kendi içinde.
evlenmek ya da evlenmemek. galiba her ikise de boktan bir durum. çünkü vermiş olduğun karar bütün hayatını, daha doğrusu hayata verdiklerini ve hayattan beklentilerini etkiliyecek.