"yer yer siyah bir vakit
çıktım beyaz bir evden
kapsız sular bıraktım
nefesim bedenimdeydi düştüm yola henüz düştüm ölüye güneşin kiraladığı bir temmuz
gasp etti ve bakmakta olduğun
şu buluta bağışladı izlerimi
dönemem artık yürüyelim
en adil tarafı ile konuşur yağmur, barut kokan ölülerle
ıslak bir istikrardır sonbahar çünkü
bütün eylüller ve kasımlar temize çeker kendini
aralığa nazır tükenmez kırmızı kelamla
korkma generaller ve ayrılıkçılar damlarda
sevgilim değilsin, kafandaki delik kanıtlar bunu
tolare edilebilir bir güvenlik çemberi
tiz bir dur ihtarı en fazla
bidonları bırak evde
bir çift ermenek aldım bunu diyen çobana
yanan bir koyunun sesi karışmıştı gözüne
yada ben düştüm her ölüye
konuyu dağıtmayalım
ölüyorduk enine boyuna
yürüyelim
karanlıkta seksek oynayacağız daha
kınsız bir hançerdir vicdan
haber bültenlerinde parlar,
yalnızken patlar kalkınma planlarına ve dönem raporlarına parametrik bir çentiktir
her sabah seni tastamam tasmanla uyandıran saat
-ki saat; deşifre edilmiş ilk takıyyesidir zamanın
küstahça yürüyor akrep
yürüyelim o zaman -uçarvakit
aralıklarla siyah, bir vakit çıktım
demirkuşların çocukları yediği
masallara bitişik bir evden
ev beyazdı unutmadan ve
artık hasımdım kiralık bir temmuzla
uyunabilir bir makul geliştirdim
büyüme ivmesi ile hesapladım mesela
gayısafimillihasılanın kaçta kaçıdır
at üstünde ıslak barut kokan ölüler
uyunabilir bir vicdan geliştirdim
simetrik bir parazit gibi
tünedim mesela mezarlarına her
üçyüzaltmışbeş günde bir
aralıktı siyah, bir vakit çıktım
beyaz bir evden,
döneceğim elbet bir zaman
anam kızmaz ihtimal temmuzla hasımlığıma
tevellüdüme sinmiş ıslak barut kokusu kadar"