çoğu insan görünmeyen alemi * "saçma" bulduğu için inanmaz.
Halbuki ben tabiata baktığımda ya da mesela sadece hemoglobin proteinin tesadüfen oluşma ihtimalini hesapladığımda, üstün bir güç olmadan, tabiatın tesadüflerle oluştuğuna inanmak "saçma" geliyor.
Bahsettiğim üstün güç, tek ve gerçek tanrı olan Allahtır.
Herkesin imanı kendi içindir elbette. Hiç kimseyi inanmaya zorlayamazsınız, imanın kendine has zorunlulukları olsa da kendisi bir zorunluluk değildir. Rabbimin affetmediği cehenneme gider, ancak ne insanları cehennem ile tehdit etmek benim haddimdir ne de kimin bağışlanıp kimin bağışlanmayacığını bilebilirim.
Ki fıtratımız inanmaya meyillidir. Dayak yeyince abisini çağırmak isteyen çocuk gibi, bazen hayatımdaki her şey ters gittiğinde ya da yirmi yaşında eşşek kadar herif olmama rağmen karanlıktan korktuğumda, Onun beni koruyabileceğini bilirim.
Karanlığın içinde, görmeyip de gördüğümü sandığım hayalleri, besmeleden daha çabuk kaçıranını görmedim. Bazıları görmemeye çalışsa da.
Ekleme: islam sorgulamamak değildir. "namazın hikmeti nedir?" diye sorulduğunda "boşver ya o kadar adam kılıyor bir bildikleri vardır" diyen kişi müslümanın cahil olanıdır. Ama anlamak için sorgulamakta beis yoktur ki sorgulamadan da anlayamazsın. "neden tek talakta hülle gerekmez de üç talakta gerekir?" "hac sırasında dikişli elbise giyilmemesi neyi temsil eder?" "kafirin katli ne zaman helal olur?" gibisinden saygıyı bozmadan sorduğunuz sorulara, az da olsa ilmi olan müslümanlardan cevap alabilirsiniz.
Ama yok ben illa cahil müslümanlara soracağım diyorsanız ki son zamanlarda ümmetimin en büyük sıkıntılarından biridir, inanmadığınızı anladığı anda küfürden başka bir şey duymazsınız.