ideolojilerin gölgesinde kalan bir insan da iskipli atıf hocadır tarihimizde. dünya üzerinde bu kadar tarihi üzerine tartışılan, hayat görüşlerinin gerçeklere bu kadar etki ettiği, bu kadar manipüle edilmiş tarih tezleri olan bir ülke daha var mıdır, gerçekten bilemiyorum. daha 31 mart vakasının ne olduğunu bilmeyenler, akıllarınca iskipli'nin hain olduğunu 31 mart vakasıyla kanıtlamaya çalışıyor.
üstelik nefret ettikleri cennetmekan ikinci abdülhamid hanı da bilmeden göklere çıkartarak... hangi birini düzeltelim ki. iş ''hz. isa kurban kesiyormuş...'' meselesine dönüyor bir noktadan sonra, o yüzden kısa kesmek lazım geliyor.
bir defa 31 mart olayı nedir? ikinci abdülhamid'e muhalefet edenlerden ''ittihat ve terakki partisi''nin kurulmasının ardından, emperyalist güçlerin abdülhamid rejimini zayıflatmak için kurduğu ikinci meşrutiyet düzenine karşı çıkan isyandır. ikinci abdülhamid'i bilmeyenler şu söze muhataptırlar:
--spoiler--
''büyük olmak, yanlış anlaşılmaktır.'' (ralph waldo emerson)
--spoiler--
kendisine 'yeni osmanlılar' 'jön türkler' gibi abuk subuk isim takan vatan hainleri, abdülhamid'in meşrutiyeti askıya alması üzerine sıkı bir muhalefete başladılar. hatta başarısız bir darbe girişimi dahi yaptılar. yine aynı şekilde suikast çabaları oldu. çünkü abdülhamid'in baskıcı rejimi, mülkün bekasını sağlamak için her şeyi yapmaya hazırdı. yahudilere filistin toprakları satılmıyor, modern ve seküler okullar kuruluyor, hukuksal alanda düzenlemeler yapılıyor, demir yolları inşa ediliyor ve anti islamî yayınlara sansür uygulanmasına rağmen şark ve garp eserleri türkçeye çevrilerek halkın kültür düzeyi yükseltiliyordu. (gazzalî'nin eserleri ve telemaque romanı ilk bu devirde çevrilmiştir. hatta lewis'in bu konuda kapsamlı bir listesi vardır.) halka tepeden bakan ittihatçılar ise bundan hoşnut değillerdi.
ne yazık ki; mehmed akif ersoy, bediüzzaman said nursî gibi islamcı kimselerin de bu abdülhamid rejimine karşı olduğunu görürüz ki, bu kendilerinin abdülhamid'i takdir edememesinden ileri gelen bir büyük projeksiyonu görememe durumudur.
ikinci abdülhamid, mülkiyeyi silmişti. onları ''dirayetsiz ve halktan kopuk'' buluyordu. ama aynı şekilde geleneksel islam'ın temsilcisi ulemayla da köprüleri atmıştı. çünkü onlar da son derece kalitesiz insanlardan meydana gelmekte idiler ve abdülhamid kendi inandığı şekilde osmanlı'yı modernleştirebilmek için sadece birkaç işbirlikçi kişiye ihtiyaç duyuyordu ki; namık kemal, ahmed mithat ve abdullah cevdet, bu kadroyu doldurmuştu zaten. lakin ittihatçıların çıkardığı isyan üzerine 1908'de kanuni esasi tekrar yürürlüğe girdi.
bir süre sonra ittihatçıların kurduğu hükümette adaletsizlikler baş göstermeye başladı. ittihatçılar, devletin üzerinde tam anlamıyla söz sahibi değillerdi. bunun üzerine ingilizlerin ve masonların kışkırtması üzerine halkı kaşımaya başladılar. halk ''şeriat isterük'' sloganı ile ayaklandı. ancak, bunu 'gerici' bulan kimseler bilsinler ki, şeriat adalet demektir. o dönemde ülkede zaten şeriat yürürlükte idi. halk, 'adalet isteriz' diye bağırıyordu aslında. bunu dahi bilmekten aciz zeka fukaralarının, iskipli'ye bunun üzerinden saldırması normaldir esasında.
hareket ordusu isyanı bastırdı. bastırdığı gibi ittihatçılar yönetimi ele geçirdiler. yahudiler, filistin'i satın aldı. abdülhamid tahttan indirildi. kısacası, ''osmanlı modernleşmiş, muasır medeniyetler seviyesine yükselmiş'' fakat vatan elden gitmişti. ittihatçı dangalaklar ülkeyi bir de dünya savaşına soktular. neyse, oraları deşmeyelim, sinirlerim daha fazla dayanamayacak zira.
yani, 31 mart vakası gerici bir ayaklanma değil, adalet isteyen bir ayaklanmadır ki; ben o vatan haini ittihatçılara karşı ayaklananları alnından öperim!
iskipli'nin teali islam cemiyetinin başında iken meşhur fetvaya mühür vurmadığı gerçeği de, kendisinin kalbinin kuvayı milliye ruhu ile çarptığını gerçeğini ayyuka çıkartır.
aynı said nursî gibi iskipli de bugün karalanmaktadır. bunun nedeni de tarihî gerçekler değil, ideolojik aygıtlardır.